Pasif içicilik; başkalarının içtikleri veya yanan tütün ürününden -sigara, puro, pipo, nargile, elektronik sigara gibi- kaynaklanan dumanın solunmasıdır.
Tütün dumanına maruziyet, dünyada her yıl birçok insanın ölümüne neden olmaktadır. Başkalarının tükettiği tütünün dumanına maruz kalmaktan kaynaklanan ölümler, trafik kazaları ve uyuşturucu madde kullanımına bağlı ölümlerden çok daha fazladır.
- Tütün dumanında formaldehit, siyanür, amonyak, karbon monoksit, naftalin, kadmiyum (pil asidi) gibi 4000'den fazla kimyasal madde vardır. Bunlardan en az 250'sinin zararlı olduğu ve 50'den fazlasının da kansere neden olduğu bilinmektedir. Bu kimyasal maddeler tütün dumanında oldukça fazla miktarda bulunmaktadır.
- Tütün dumanına maruz kalmak, kanser, amfizem ve kalp krizleri gibi birçok öldürücü hastalığa neden olmaktadır.
- Çocuklar tütün dumanının zararlı etkilerine karşı çok daha hassastır.
- Tütün dumanının zararları, maruz kalma süresi uzadıkça artmaktadır.
- Kısa süreli maruziyet de zararlıdır!
Kanunla yasaklanmış alanlarda sigara içenleri Alo 184’ü arayarak bildirin. Sizin ve sevdiklerinizin tütün dumanına maruziyetini önleyin.
- Başkalarının tütün dumanına sadece 5 dakika maruz kalmanın bile kalp krizlerini tetikleyebildiği kanıtlanmıştır. Süre uzadıkça bu risk katlanarak artmaktadır.
- Hemen ortaya çıkan etkiler: Gözlerde tahriş, sulanma, yanma, baş ağrısı, burunda rahatsızlık, akıntı, öksürük, boğaz ağrısı, kalp hızı ve tansiyonun yükselmesi, solunum yakınmalarda artış ve enfeksiyonlar, var olan hastalıkların alevlenmesi, kalp hastalığı olan kişilerde kalp krizi, astım, alerjiler.
- Sigara Dumanından Pasif Etkilenim, kalp-damar hastalıklarını arttırmaktadır. Tam dumansız hava sahası olan yerlerde kalp krizleri % 60 oranında azalabilmektedir.
- Başkalarının tütün dumanını solumaktan kaynaklanan kanser ölümlerinin oranı; asbest, radyoaktif maddeler, arsenik, benzen, vinil klorür, radyasyon, pestisid (tarım ilaçları), tehlikeli atıklar, içme suyunda bulunan kimyasallar, endüstriyel kimyasallar ve madeni atıkların hepsinin toplamından kaynaklanan kanser ölümleri oranından daha fazladır.
- Sigara içmeyenlerde sigara dumanına maruziyet akciğer kanserini % 32 oranında arttırmaktadır.
- Sigaraya maruz kalan genç kadınlarda meme kanseri riski % 90 artmaktadır. Menapoz öncesi kadınlarda 2.6 kez daha fazla meme kanserine yakalanma riski vardır. Çok az ve devamlı sigara dumanına maruz kalan kadınlarda 50 yaşına kadar meme kanseri olma riski % 60 artmaktadır.
- Solunum hastalıkları: İş yeri veya sosyal ortamda sigara dumanına maruz kalmak KOAH ve erişkin astımına neden olmaktadır.
- Pasif içicilikten en çok bebekler ve çocuklar zarar görür. Bebeklerin yanında sigara içmek ani bebek ölümü, tedavi edilmediği takdirde işitme kaybına neden olacak kadar ciddi bir hastalık olan akut orta kulak iltihabı, menenjit (beyin zarı iltihabı), uyku bozukluğu, zatürre, astım ya da solunum yolu enfeksiyonları gibi solunum yolu hastalıkları ve yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde de kanser gibi hastalıkların gelişme riskini, sıklığını ve şiddetini artırmaktadır.
- Özellikle yanında sigara içilen çocuklarda öksürük, balgam çıkarma, burun tıkanıklığı gibi belirtiler çok daha sık görülmektedir.
- Yanında sigara içilen bebeklerde daha yüksek bir ani ölüm eğilimi saptanmıştır.
- Günde en az 7 saat tütün dumanına maruz kalan gebelerde düşük doğum ağırlıklı bebek ve erken doğum riski yaklaşık 2 kat yükselmektedir.
Hamilelik esnasında sigara kullanımı, hem anne hem de bebek sağlığı açısından zararlıdır. Bu dönemde içilen sigara, bebeklik ve çocukluk dönemlerindeki hastalık ve ölümlerin en önemli önlenebilir nedenleri arasındadır. Gebelik esnasında sigara kullanan annelerin bebeklerinde düşük doğum kilosu, ani ölüm sendromu, bebeğin anne karnında ölmesi, ileriki dönemlerde davranışsal sorunlar görülmesi gibi pek çok sorun ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle gebelikte sigaranın bırakılması anne ve bebek sağlığı açısından son derece önemlidir.
Sigaranın Kullanımının Gebe Kadınlar Üzerindeki Fizyolojik Etkileri
Sigara annenin başta solunum sistemi olmak üzere kalp, damarlar ve vücudun diğer tüm organlarına zarar vermektedir. Sigaranın bu zararlı etkileri kısa ve uzun süreli olmak üzere iki şekilde görülmektedir.
Sigara kullanımı gebelerde:
- Akciğerleri daraltarak akciğerlere daha az hava girmesine neden olur,
- Damarlar daraldığı için tansiyonu yükseltir,
- Nabzı hızlandırır,
- Bulantı ve kusmaları daha da artırır,
- Koku ve tat duyusunda azaltır,
- Çabuk yorulmaya yol açar,
- İştahsızlığa neden olur.
Sigara Kullanımının Anne Karnındaki Bebek Üzerine Olan Olumsuz Etkileri
Sigaranın içinde bulunan maddelerden olan nikotin ve karbon monoksit bebek sağlığı açısından son derece zararlıdır. Bebek plasenta ve kordon aracılığıyla beslenmektedir. Sigara içen gebelerde, bebeğe yeterli miktarda oksijen taşınamadığından dolayı bebekler yeterince beslenememekte ve gelişememektedir. Oksijen, bebeklerin büyümesini ve gelişmelerini sağlayan en önemli taşıma aracıdır. Anne kanında oksijen azaldığı zaman bebeğe giden oksijen miktarı ve diğer besin öğelerinin miktarı da azalmaktadır. Dolayısıyla sigara içen annelerin bebeklerinde büyüme ve gelişme geriliği ortaya çıkabilmektedir. Sigarada bulunan diğer zararlı maddeler ise, anne kanı ile taşınarak, bebeğe kadar ulaşabilmekte ve bebek bu maddelerden zarar görebilmektedir.
Bebek anneye bağlıdır ve annenin yaptığı her hareketten etkilenmektedir. Gebelikte anne sigarayı bırakmaya başladığı andan itibaren bebek sağlığı da olumlu yönde etkilenmeye başlayacaktır. Anne sigarayı bıraktığında kanı zehirli maddelerden arınacak ve bebeğe daha bol miktarda oksijen gitmeye başlayacaktır. Bu nedenle anne adayı gebeliğinin hangi aşamasında olursa olsun sigarayı bırakma konusunda geç kalmış sayılmayacaktır.
Sigara ilk trimestirde (gebeliğin 12. haftasına kadar olan dönem) bırakıldığı zaman anne karnındaki bebek (fetüs), diğer dönemlere göre daha az zarar görür. Anne adayı ne kadar az sigara içerse, fetüs o düzeyde daha az etkilenir. Bu nedenle anne adaylarının sigarayı bırakmaları için çok fazla düşünecek zamanları yoktur ve bir an önce sigarayı bırakmaya karar vermeleri gerekir. Çünkü fetüs, tek bir sigara içildiğinde bile etkilenmektedir.
Hamilelik süresince tütün dumanına maruz kalma, anne karnındaki bebekte gelişim bozukluğu ve düşük ağırlıklı doğum riskini artırmaktadır. Anne karnında tütün dumanına maruziyet; yeni doğan bebekte kan basıncı ve solunum düzensizlikleri, damak ve dudak yarığı, kan kanseri, bağırsak iltihabı, göz bozuklukları ve diğer öğrenme ve gelişim bozuklukları gibi sağlık problemlerinin gelişmesine neden olabilmektedir.
Bu yüzden hamileler başkasının kullandığı tütün ürününün -sigara, puro, pipo, nargile, elektronik sigara gibi- dumanına maruz kalmaktan kaçınmalıdırlar.
UNUTMAYIN!
- Duman nedeniyle ortamda bulunan kimyasallar sigara içiminden haftalar ve aylar sonra da temizlenememektedir.
- Pencerelerin açık olması, havalandırma sistemlerinin çalışması bu konuda çözüm değildir.
- Dünyada her yıl sigara içmeyen 600.000 den fazla kişi pasif etkilenim nedeniyle ölmektedir.
- Sigara Dumanından pasif etkilenim riski ile karşı karşıya kalan adolesanlar/çocuklar bu risk ile karşı karşıya kalmayanlara göre 1,5-2 kat daha fazla sigaraya başlamaktadırlar.
Günümüzde, sigara kullanımı bağımlılığa neden olmasından dolayı bir hastalık olarak kabul edilmekte ve ruhsal hastalıklarla ilişkili olduğu bilinmektedir. Şizofreni, depresyon ve anksiyete bozukluğu gibi psikiyatrik sorunlara sahip bireylerde sigara bağımlılığının daha fazla oranda bulunduğu vurgulanmaktadır. Bu nedenle, ruh sağlığının korunması ve geliştirilmesinde sigaranın bırakılması son derece önemli bir aktivitedir.
Sigarayı bırakma , “sigara bağımlılığı” hastalığından kurtulma anlamına gelmektedir. Sigaranın bırakılması, bağımlılığın neden olabileceği gerginlik, anksiyete, bağımlılık, başarısızlık ve hastalanma korkusu gibi olumsuz duyguların ortadan kalkmasını sağlayarak bireyin ruh sağlığını olumlu yönde etkileyebilmektedir. Sigarayı bırakmayı başarabilen bireyin, kendine güven duygusu artmakta ve bir maddeye bağımlı olma düşüncesinden kurtularak stresli durumlarla başa çıkmada daha etkin yollar kullanmayı öğrenmektedir. Ayrıca, sigarayı bırakmayı başarabilen bireylere yönelik yapılan gözlemler ve çalışmalarda bireylerin çoğunluğunun sigarayı bıraktıktan sonra daha sağlıklı bir yaşam tarzını benimsedikleri belirlenmiştir… Daha fazla bilgi edinmek için tıklayınız.
Dünyada en fazla sayıda ölüme neden olan hastalıkların başında kalp-damar hastalıkları gelmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki ölümlerin yarısına yakın bir bölümü, gelişmekte olan ülkelerde de üçte biri kalp-damar hastalıkları nedeniyle olmaktadır.
Ülkemizde meydana gelen ölümlerin %40,4* kadarının nedeni kalp-damar hastalıklarıdır. Bu nedenle kalp-damar hastalıklarından korunma çok önemlidir. Hastalıklardan korunma programları yapabilmek için hastalığın oluş mekanizmasının ve hastalığın oluşunda rolü olan etmenlerin iyi bilinmesi gerekir. Kalp hastalıklarının meydana gelmesinde çok sayıda faktörün etkisi olmakla birlikte bunlar içinde üç tanesinin önemi daha büyüktür. Bunlar; yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve sigara içilmesidir. Görüldüğü gibi sigara içilmesi kalp hastalıklarının oluşmasındaki başlıca etmenlerden birisidir. Sigara içenlerde kalp hastalığı riski, sigara içmeyenlerle kıyaslandığında 2-5 kat daha fazla bulunmaktadır. Sigara içen kişilerin tansiyon ve kan kolesterol düzeyleri de yüksekse bu hastalıkların meydana gelme riski daha fazla olmaktadır. Sigara ile mücade bakımından da etkili yaklaşım sigara alışkanlığının hiç edinilmemesidir. Ancak sigara içmekte olan kişiler açısından da oldukça başarılı yaklaşımlar söz konusudur… Daha fazla bilgi edinmek için tıklayınız.
Kaynak: TÜİK 2014 yılı Ölüm Nedeni İstatistikleri
TÜTÜN DUMANINA MARUZİYET ÖZELLİKLE BEBEK VE ÇOCUKLARI TEHDİT ETMEKTEDİR!
Sigara içimi, yalnızca içene değil, yanında bulunanlara da zarar vermektedir. Bundan en çok etkilenen grupta ise bebekler ve çocuklar yer almaktadır. Akciğerleri henüz gelişmekte olan ve yetişkinlerden daha fazla ve hızlı nefes alıp veren çocuklar için sigaranın zararları daha yıkıcı olmaktadır.
Bebek ve çocukların yanında sigara içmek; ani bebek ölümü, tedavi edilmediği takdirde işitme kaybına neden olacak kadar ciddi bir hastalık olan akut orta kulak iltihabı, menenjit (beyin zarı iltihabı), uyku bozukluğu, zatürre, astım ya da solunum yolu enfeksiyonları gibi solunum yolu hastalıklarına neden olmaktadır. Yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde ise kanser gibi hastalıkların gelişme riskini, sıklığını ve şiddetini artırmaktadır.
Özellikle yanında sigara içilen çocuklarda öksürük, balgam çıkarma, burun tıkanıklığı gibi belirtiler çok daha sık görülmektedir…
Sigara dumanının insan vücudunda doğrudan temasta olduğu organların başında solunum sistemi ve akciğerler gelmektedir. Aslında solunum yollarında çevresel zararlı etkenlere karşı oldukça güçlü koruyucu mekanizmalar bulunmaktadır. Bu koruyucu mekanizmalar arasında, solunum yollarının iç yüzeyinde bulunan tüycükler ve solunum yollarının iç yüzeyinde nemliliği sağlayan salgılar önemli rol oynamakta ve solunum yollarına çevreden gelebilecek zararlı etkenler kontrol edilebilmektedir.
Sigara dumanı, hem ısısı hem de içinde bulunan çok sayıdaki kimyasal maddeler nedeniyle solunum yollarının bu koruyucu mekanizmaları üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Sigara içilmesi durumunda solunum yollarında ve akciğerlerde çeşitli hastalıklar meydana gelmektedir. Bunlar arasında; akciğer kanseri, kronik bronşit, astım, çeşitli enfeksiyonlar hatta allerjik rahatsızlıklar yer almaktadır. Yapılan çalışmalar, sigara içenlerde bu hastalıkların daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur.
Akciğerlerde meydana gelen bu hastalıklar ortaya çıktığı zaman tedavi amacı ile çeşitli uygulamalar yapılabilir. Ancak önemli olan bu hastalıkların meydana gelmesinin önlenmesidir. Sigara içme alışkanlığını hiç edinmemek bu açıdan oldukça önemlidir. Sigara içenlerin de vakit geçirmeden bu alışkanlıklarından vazgeçmesi ve sigarayı bırakmaları daha sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri için gereklidir…Daha fazla bilgi edinmek için tıklayınız.
Modern tıptaki gelişmelere rağmen, dünyada ve ülkemizde ölüm nedenleri arasında halen ilk sıralarda yer almasından dolayı kanser önemli bir halk sağlığı sorunudur. Dünyada her yıl 14 milyon insana kanser teşhisi konulmakta ve bu kişilerin 8 milyonu kanser nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Kanser, çeşitli risk faktörlerine bağlı olarak oluşabilen bir hastalıktır. Bu nedenler arasında çevresel faktörler önemli yer tutmaktadır. Bireysel bir davranış özelliği olan sigara içilmesinin de çeşitli kanserlerde rolü olduğu bilinmektedir. Tütün içimi ile ilişkili olarak başta akciğer kanseri olmak üzere, oral kavite ve larinks, mesane, özofagus, karaciğer, pakreas, kemik, lösemi, mide, böbrek ve serviks kanseri görülebilmektedir. Korunmada, başta sigara ve alkol olmak üzere, kanser yapıcı çevresel etkenlerden uzak durmak oldukça önemlidir…Daha fazla bilgi edinek için tıklayınız.
Gebelik esnasında sigara kullanımı, hem anne hem de bebeğin sağlığı açısından son derece zararlıdır. Sigara 4000 tane kimyasal madde içermektedir. Sigara annenin başta solunum sistemi olmak üzere kalp, damarlar ve vücudun diğer tüm organlarına zarar vermektedir.
Sigaranın Gebe Kadınlardaki Fizyolojik Etkileri:
- Akciğerleri daraltarak akciğerlere daha az hava girmesine neden olur,
- Damarlar daraldığı için tansiyonu yükseltir,
- Nabzı hızlandırır,
- Bulantı ve kusmaları daha da artırır,
- Koku ve tat duyusunu azaltır,
- Çabuk yorulmaya yol açar,
- İştahsızlığa neden olur.
Sigaranın Anne Karnındaki Bebek Üzerine Olan Olumsuz Etkileri
Sigaranın içinde bulunan maddelerden olan nikotin ve karbonmonoksit bebek sağlığı açısından son derece zararlıdır. Bebek plasenta ve kordon aracılığıyla beslenmektedir. Sigara içen gebelerde, bebeğe yeterli miktarda oksijen taşınamadığından dolayı bebekler yeterince beslenememekte ve gelişememektedir. Oksijen bebeklerin büyümesini ve gelişmelerini sağlayan en önemli taşıma aracıdır. Anne kanında oksijen azaldığı zaman bebeğe giden oksijen miktarı ve diğer besin öğelerinin miktarı da azalmaktadır. Dolayısıyla sigara içen annelerin bebeklerinde büyüme ve gelişme geriliği ortaya çıkabilmektedir. Sigarada bulunan diğer zararlı maddeler ise, anne kanı ile taşınarak, bebeğe kadar ulaşabilmekte ve bebek bu maddelerden zarar görebilmektedir… Daha fazla bilgi almak için tıklayınız.
Beyin, insan vücudundaki en önemli organlardan birisidir. Sigara ile beyin ve sinir sistemi hastalıkları arasındaki ilişki iki açıdan önemlidir. Bunlardan birisi; sigaranın bağımlılık yapıcı etkisi, diğeri de sigara içilmesi durumunda beyinle ilgili olarak ortaya çıkan sağlık sorunlarıdır.
Sigara bağımlılık yapıcı bir maddedir. Sigara dumanı içinde bulunan nikotin hızla beyine ulaşarak haz duyusu meydana getirmekte, belli bir süre geçince kişi nikotinin haz duyusunu arar hale getirmekte ve sigara içmeye yönelmektedir.
Sigara ile beyin arasındaki ilişkinin diğer boyutu ise, beyin ve sinir sisteminde sigaranın neden olduğu hastalıklardır. Sigara, genel olarak damar sisteminde bozukluğa yol açmakta, beyindeki damarları da olumsuz yönde etkilemektedir. Sigara içenlerde; damar tıkanması, beyin kanaması, felç (inme) türü rahatsızlıklar daha sık görülmektedir. Beyin damarlarında daralma olduğunda beyin işlevleri zayıflamakta, düşünme ve hafıza fonksiyonlarında da bozulma olmaktadır.
Sigara kullanımı ile depresyon ve alzheimer hastalığı arasında da ilişki mevcuttur. Sigara kullanımı ile depresyon arasındaki ilişki iki yönde de olabilmektedir. Şöyle ki; sigara içen kişiler arasında depresyon daha sık görülürken diğer yandan depresyondaki kişiler daha fazla sigara içme eğiliminde olmaktadır. Sigara içen kişilerde alzheimer hastalığının daha sık görüldüğü yönünde de bilgiler giderek artmaktadır.
Sigaranın yol açtığı bütün bu sorunlardan korunmak için sigaradan uzak durulması çok önemlidir. Sigara içmeyenler hiç içmemeli, içmekte olanlar da en kısa zamanda bu zararlı davranıştan uzaklaşmalıdır…Daha fazla bilgi edinmek için tıklayınız.
Sigara veya tütün kullanımı ağız ve diş sağlığı için oldukça zararlıdır. Bu zararları şöyle sıralayabiliriz:
- Dişlerin üzerinde katran artıkları veya koyu-kahverengi lekeler,
- Damakta kırmızı renkli iltihabi oluşumlar,
- Dişeti hastalığına yatkınlık,
- Kötü ağız kokusu,
- Siyah kıllı dil görüntüsü,
- Ağızda doku bozuklukları,
- Dişeti çekilmesi
- Ağız kanseri
Sigara, kötü ağız kokusuna neden olur, ağızın kimyasını etkiler, aşırı plak oluşumuna sebep olur. Sigara içen bireyler her zaman kötü ağız kokusuyla yaşamak zorunda olduklarını unutmamalıdırlar. Aynı zamanda sigara diş ve dişetlerinde ciddi derecede renklenme yapar. Sigara içenlerde dişeti problemleri, tat duyusunda azalma ve bağışıklığın azalmasıyla da ağızda iltihabi oluşumlar görülür.
Sigaranın yol açtığı zararlardan biri olan ağız kanserlerinin %75’inde sigara ve alkol alışkanlığı olduğu saptanmıştır. Sigara içmek dudak, damak, yanak ve diş etlerinde ağız kanserlerine de zemin hazırlamaktadır. Kişi sigarayı bırakırsa ağız kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır… Daha fazlabilgi edinmek için tıklayınız.
İnfertilite, çiftlerin bir yıl süresince çocuk istemeleri ve korunma yöntemi kullanmadan düzenli cinsel ilişkide bulunmalarına rağmen gebeliğin gerçekleşmemesi olarak tanımlanmaktadır.
Sigara içen kadınlarda infertilite görülme oranı, içmeyenlere oranla 10 kat daha fazladır. Sigara içiminin kadınlarda infertiliteye neden olduğu belirtilmektedir. Buna ek olarak; sigara içen kadınlarda yumurtalık fonksiyonlarında azalma, menapoza daha erken yaşta girme, kendiliğinden düşük riskinde artma, erken doğum eylemi ve düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma riskinde artma olduğu belirtilmektedir. Sigara içen kadınlarda, sigara içmeyenlere göre doğurganlığın düşük, gebe kalma süresinin 3–12 ay arasında daha uzun olduğu da belirtilmektedir.
Erkeklerde de sigara içimi, üreme fonksiyonlarının olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır. Erkeğin sigara içmesi; sperm konsantrasyonunun azalmasına, sperm hareketlerinin azalmasına, sperm sayısının azalmasına, spermin kadının yumurta hücresini delme yeteneğinin azalmasına ve sperm hücresinde DNA hasarının artmasına neden olmaktadır.
Sigara içiminin infertilite nedeni ile yardımcı üreme teknikleri uygulanan bireyler üzerinde de olumsuz etkileri bulunmaktadır. İnfertil çiftlerin sigara içmemesi ya da tedaviye başlamadan önce sigarayı bırakmaları tedaviden başarılı sonuçların elde edilmesi açısından son derece önemlidir…Daha fazla bilgi almak için tıklayınız.