Spinal Musküler Atrofi (SMA) Nedir? 

SMA, ilerleyici kalıtsal bir kas hastalığıdır. Vücudumuzun kas hareketlerini kontrol eden, omurilikte ön boynuz motor nöron hücrelerinin etkilenmesi sonucunda kuvvetsizlik, beslenme ve solunum problemleri ortaya çıkar. İlerleyen dönemlerde değişen derecelerde eklem hareketlerinde kısıtlılık (kontraktürler), omurga deformiteleri (skolyoz), görülebilir.

İstemli kas hareketlerinde kuvvetsizlik ve kas erimesi olur. Görme, işitme ve bilişsel fonksiyonlar etkilenmez. Başlama yaşı ve kazanılan motor gelişim basamağına göre farklı tipleri vardır. 

Bulguların başladığı dönemde tanı alan ve izlenen hastaların uzun dönem tedavi altında izlenmesi gerekir. Tedaviye verilen yanıt bireysel farklılıklar gösterebilir. SMA hastalığı motor nöronlar dışında diğer organları da ilgilendiren ağır bir hastalık halinde olabilir.

İnsanlarda bir özelliğe ait genlerden iki adet bulunur; biri anneden, diğeri babadan geçer. Anne ve babadan geçen genlerden biri değişikliğe uğramışsa kişi taşıyıcı olur. Taşıyıcılık hayat boyu devam eder. En sık görülen hastalık formu çekinik genle kalıtılır, bu da hastalığın ortaya çıkması için hem anne hem de babadan aktarılan genlerde hastalığı belirleyen değişikliğin bulunması anlamına gelmektedir. 

SMA hastalığı 1/40-60 oranında taşıyıcı oranına sahip bir hastalıktır. SMA taşıyıcılığı için yapılan geniş, çok uluslu ve veri sayısı fazla olan bir çalışmada, görülme sıklığı 11.000 bin doğumda 1 bulunmuştur. Ülkemizde SMA hastalığının görülme sıklığı ve taşıyıcılık oranları net olarak bilinmemekle birlikte, son yıllarda yaklaşık 1.200.000/yıl canlı doğum gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda, yıllık yeni vaka sayısının 130-180 (ortalama: 150) arasında olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde yaklaşık 3000 SMA hastası izlenmektedir.

Bu rakamlarla rastlantısal olarak SMA taşıyıcısı olan iki bireyin evlenme olasılığı çok yüksektir. SMA hastalığı taşıyıcısı olan baba ve annenin her gebelik için çocuklarının;

    • %25’i SMA hastalığına sahip olur.
    • %50’si taşıyıcıdır.
    • %25’i hastalığı taşımaz ve sağlıklıdır.

sma

 

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Nasıl Teşhis Edilir?

SMA tanısı öykü, belirtiler ve klinik bulgularla birlikte muayene bulgularına dayanır. Kesin tanı genetik analiz ile konur.

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcı Taraması için nereye başvuru yapılır?

Başvuru ve kan alınması kişinin bağlı bulunduğu aile hekimliğinden yapılacaktır. 

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcı Taraması Kimlere Yapılır?

SMA Taşıyıcı Taraması evlilik öncesi sağlık raporu almak için başvuran çiftler ve halen evli olan çiftlerden de talep edenler için yapılır. 

Hamileyim Ücretsiz SMA Taşıyıcı Taraması Yaptırabilir miyim?

Gebeliğinizin ilk 3 ayı içindeyseniz aile hekiminize başvurarak ücretsiz tarama testi yaptırabilirsiniz. Ancak gebeliğin 3. ayından sonra test yapılmasının bir anlamı olmayıp tıbbi genetik uzmanına başvurmanız gerekmektedir. Tıbbi genetik uzmanı risk durumunuzu değerlendirerek sizi yönlendirecektir.

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcı Taraması Nasıl Yapılır?

Tarama için öncelikle erkek eş/eş adayından örnek alınır. Erkek eşin/eş adayının tetkik sonuçlarında şüpheli pozitif bir sonuç yoksa kadın eş/eş adayından kan alınmaz. Eğer erkek eş adayında şüpheli sonuç çıkarsa mutlaka kadın eş/eş adayına da tarama testi uygulanır.

SMA taramasında her ikisi de taşıyıcı şüpheli çıkan çiftler ileri tetkik ve genetik danışmanlık için tıbbi genetik uzmanına başvurmalıdır. Burada genetik testlerle taşıyıcılık varlığı kesin olarak saptanacak ve sağlıklı çocuk sahibi olmak amacıyla çift için uygun olan yöntem belirlenecektir. (Ruhsatlandırılmış Genetik Hastalıklar Değerlendirme Merkezleri için tıklayınız).

Tarama Testinin Sonucu Kesin midir?

SMA hastalığının genetiği oldukça karmaşıktır. Bu nedenle ve uygulanan tarama yöntemine bağlı olarak, tarama testi taşıyıcı olsanız da %5 oranında tespit edilemeyebilir. Tüm diğer genetik testlerde olduğu gibi, örnek analizinde küçük bir başarısızlık veya hata olasılığı mevcuttur. Bu durumlar teknik ya da kişinin DNA’sında görülen nadir varyantlarla ilişkili olabilmektedir. Bu durumlarla karşılaşmamak için geniş önlemler alınmakla birlikte 100% garanti verilemez.  

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcı Taraması İçin Alınan Kanlar Nerede Çalışılır?

Alınan kan örnekleri İl Sağlık Müdürlüklerince belirlenen günlerde Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan tarama laboratuvarına gönderilecektir.  

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcı Tarama Sonuçlarını Nereden Öğrenebilirim?

E-Nabız üzerinden raporlarım sekmesinden sonuç raporu görüntülenebilmektedir.

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcı Taraması İçin Hastanelerde Kan Alıyor mu?

Başvuru ve kan alımı sadece aile hekimliklerinde yapılmakta olup, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan tarama laboratuvarında çalışılmaktadır. 

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcı Taraması Sırasında Tüm Genetik Profilim Çıkarılacak mı?

SMA taraması, sadece kan örneğinden elde edilen DNA materyalinde uygulanan Gerçek-zamanlı kantitatif Polimeraz Zincir Reaksiyonu (qPZR) tekniği ile SMN1 geni 7. ekzon dozundaki değişikleri tespit etmeye yöneliktir. Bunun dışında bir bölgeye bakılmaz. Bu nedenle tüm genetik profilin çıkarılması mümkün değildir. Ayrıca test bitiminde alınan biyolojik örnekler imha edilmektedir.

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcı Taraması için Ücret Ödeyecek miyim?

SMA Taşıyıcı Taraması ücretsiz olarak yapılmaktadır.

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcılığı Evliliğe Engel Bir Durum mudur?

Kesinlikle evliliğe engel bir durum değildir. Evlilik öncesi yapılan testin amacı evlenmeyi engellemek değil, taşıyıcılığın tespit edilmesi ve hasta çocukların doğmasını önlemektir.

Spinal Musküler Atrofi (SMA) Taşıyıcılığında Sağlıklı Bir Bebek Doğabilir mi?

Çiftler evlilik öncesi tarama ile her iki adayın da taşıyıcı olduğunu öğrenirlerse öncelikle genetik danışmanlık almalıdır. Genetik danışmanlık ile çiftlere bebek sahibi olmayı düşündüklerinde sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için sahip oldukları seçenekler ve bu seçeneklere nerede, nasıl ulaşabilecekleri anlatılır.

Taşıyıcı çiftler prenatal tanı dediğimiz yöntemleri kullanılarak sağlıklı bir bebek sahibi olabilirler. Her ikisi de taşıyıcı olan çiftlerin; sperm ve yumurtaları ayıklanıp, sağlam dokular birleştirilip, tüp bebek yöntemiyle rahime yerleştirilir. Bu yöntem; hasta çocuğu olup, kök hücre nakli amacıyla doku uyumlu kardeş yapmak isteyen çiftler içinde kullanılabilir.   

Programın amacı; anne sağlığı hizmetlerinin niteliğini ve niceliğini artırarak anne adaylarının güvenli, kaliteli doğum hizmetine ulaşmalarını sağlamak amaçlanmıştır.

Anne, bebek ve aile dostu modelde, mahremiyete dayalı tek kişilik “Doğum Üniteleri”nin oluşturulması esas alınmıştır. Normal doğumu özendirmek, müdahale oranlarını azaltmak hedeflenmektedir. Yanında uygun bir refakatçi ile gebeler kendilerini rahat, ev ortamında hissedebilmeli, hareket özgürlüğü sağlanabilmelidir.                       

Yayınlanan Anne Dostu Hastane Kriterleri şunlardır; thumb 91031bebekdostu1png

1-Anne adayının güvenli, kaliteli gebelik izlemi ve doğum hizmeti alması tabii haktır.

  • Bu hizmet verilmesinde, anne adayının kültür ve geleneklerine uygun hareket edilmeli, mahremiyetine ve otonomisine önem verilmeli, anne ve bebek odaklı olmalıdır.
  • Gebe ve lohusa takipleri güncel bilimsel kriterlere göre hazırlanmış olan yazılı takip protokollerine uygun olarak yapılmalıdır.

2-Verilen hizmet, gebelik öncesi danışmanlık, doğum öncesi ve sonrası bakım ve danışmanlık hizmetlerini kapsamalıdır.

  • Gebeler doğumun planlanmasına katkıda bulunabilmelidirler.
  • Gebe ve yakınlarına doğum şekilleri, muhtemel yarar ve zararları anlatılmalı, verilecek ilaçlarla, yapılacak tetkik ve müdahaleler, gebenin yarar ve zararları konusunda doğru bilgilendirilmesini esas alan bir hizmet modeli içinde sunulmalı, gebe ve yakınlarına gebelik ve doğumla ilgili bilgi sunacak materyaller (yazılı, görsel, maketler, modeller vs) olmalıdır.
  • Doğum öncesi bakım ve danışmanlık hizmeti verilirken “Bilgilendirilmiş Onam Formu” okutulmalı ve imzalatılmalıdır.

3-Kurumlarda poliklinik, eğitim, danışmanlık ve doğum hizmeti verilen ortamlar standartlara uygun hazırlanmalıdır.

  • Kurumlar 7 gün 24 saat hizmet verebilen, anne ve bebek ihtiyaçlarına göre düzenlenen ünitelerden oluşmalıdır.
  • Doğum üniteleri ulusal denetimlerle sınıflandırılmış olmalı ve kurumlar sağladıkları bakımın kalitesinden sorumlu olmalıdır.
  • Her gebe ile birebir ilgilenen, onlarla iyi iletişim kuran yeterli sayı ve kalitede sağlık personeline sahip olmalıdır.
  • Kurumlar güvenli kan nakli ve hastane enfeksiyonu açısından gerekli tedbirleri almalıdır.

4-Mahremiyet beklentileri itina ile karşılanmalı, hijyen ve konfor standartları yüksek tutulmalıdır.

  • Gebe kendini rahat, ev ortamında hissedebilmesi için, yanına seçebileceği uygun bir refakatçi kabul edebilmelidir.
  • Servislerde gebeye fiziksel ve duygusal destek birebir olmalı ve bu desteğe kolaylıkla ulaşılabilmelidir.
  • Travay sırasında pozisyon kısıtlaması olmamalı, istediği pozisyonda yatabilmeli, odada rahatça yürüyebilmeli, hareket edebilmelidir.
  • Annelerin aktif pozisyonlarda ıkınmaları teşvik edilerek, doğum gerçekleştirilmelidir.

5-Kanıta dayalı olmayan müdahaleler rutin olarak uygulanmamalıdır.

  • Beslenme ve sıvı alımı kesilmemelidir.
  • Lavman, traş gibiişlemler rutin olarak uygulamamalıdır
  • Erken amniyotomi, sık tuşe, üretral kateter uygulanmamalıdır.
  • Kurumun sezaryen oranı, kabul edilebilir minimum ve maksimum seviyeleri aşmamalıdır.

6-Hizmet sunumu için gerekli olan insan kaynakları ve lojistik destek optimum düzeyde olmalıdır.

  • Doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası hizmetler multidisipliner yaklaşım ile donanımlı bir ekip tarafından verilmelidir.
  • Yüksek riskli gebelere yaklaşım konusunda eylem planı olmalıdır.
  • İsteyen hastalara doğum analjezisi hizmeti sunulabilmelidir.

7-Acil obstetrik durumlarda sevk kriterlerine uyulmalıdır.

  • Doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası hizmetlerin yönetiminde devamlılık gözetilmelidir.
  • Gebelik, doğum ve lohusalığa bağlı bir komplikasyon nedeniyle müracaat eden gebeler hemen kabul edilip gerekli tıbbi müdahale gecikmeksizin yapılmalıdır.
  • Hasta stabilize edildikten sonra sevk edilmelidir.
  • Sevk, 112 ile irtibata geçilerek yapılmalıdır.
  • Sevk edilen kurum,  sevk eden kuruma vakalarla ilgili geri bildirim yapmalıdır.

8-Doğum hizmeti anne ve bebek odaklı olmalıdır.

  • Bebek Dostu Hastane kriterlerine uyulmalıdır.
  • Anne ve ailelerin doğan bebeklerini kucaklamaları ve dokunmaları sağlanmalı ve devamı desteklenmelidir.
  • Lohusa normal doğum sonrası en az 24, sezaryen doğum sonrası en az 48 saat hastanede kalmalı,  postpartum bakım almalıdır.

9-Hizmet sunanların bilgi ve beceri kapasitesini güçlendirmeye yönelik aktiviteler planlanmalı ve uygulanmalıdır.        

  • Hizmetiçi eğitimlerin sürekliliği sağlanmalıdır.
  • Doğum Öncesi Bakım, Acil Obstetrik Bakım, Doğum ve Sezaryen Eylemi, Doğum Sonu Bakım Yönetim Rehberlerinin kullanımı konusunda izleme değerlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
  • Klinik protokol ve akış şemaları doğru ünitede,  görülebilen bir yerde bulunmalıdır.
  • Bünyesinde çalışan hekim ve diğer sağlık personelinin bu prensip ve ilkeleri benimsemeleri ve bilgilendirilmeleri sağlanmalıdır. 
  • Çalışanlar referans materyallere 24 saat erişebilmelidir.

10-İstatiksel analizler yapılmalı, çıktıları değerlendirilmelidir.

  • Merkezler, sunulan hizmetlerin nitelik ve niceliğine yönelik kayıtları elektronik ortamda düzenli ve doğru bir şekilde  tutmalıdır.
  • İstatistiksel veriler internet ortamında yayınlamalı, tüm kurumların ve vatandaşların erişimine açık tutulmalıdır.
  • Mate rnal ve perinatal mortalite ve morbiditeleri dikkatlice izlenmeli, bu amaçla düzenli geribildirim toplantıları yapılmalıdır.

Program kapsamında Türkiye Kamu Hastaneler Kurumu ve Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile ortaklaşa çalışmalar devam etmektedir. Çalışmalar sonucunda kriterleri yerine getiren hastanelere Anne Dostu Hastane ünvanı verilecektir.

Hemoglobin Nedir?

Kırmızı kan hücrelerinde (alyuvarlarda) bulunan, demir açısından zengin bir proteindir. Bu protein vücuda oksijen taşınmasından sorumludur. Hemoglobinin başlıca görevi, oksijeni akciğerlerden vücudun diğer dokularına taşımaktır. Böylece hücreler görevlerini düzgün bir şekilde yerine getirir. Hemoglobinin bir diğer görevi ise, hücrelerdeki karbondioksiti akciğerlere geri götürmektir. 

Hemoglobinopati Nedir? 

Vücudumuzda önemli bir işleve sahip hemoglobinlerin kalıtsal olarak geçen genlerde bir değişime uğraması ve işlevinin bozulmasına Hemoglobinopati adı verilir. Hemoglobinopatilerin birçok çeşidi vardır. Akdeniz ülkeleriyle birlikte ülkemizde sık görülen, toplumda en yaygın olarak bilinen ve Talasemi (Akdeniz Anemisi) ve Orak Hücreli Anemidir.

Talasemi ve Orak Hücreli Anemisi bulaşıcı değildir, temasla ya da başka bir şekilde bulaşmaz, kalıtsal bir özelliktir.

Orak Hücreli Anemi Nedir?

Hemoglobinin bir bölümü alyuvarları sert ve orak şekline dönüştüren çubuk benzeri yapılar oluşturur. Bu hücreler küçük kan damarlarını tıkayarak bazı organların ya da dokuların yeterli oksijen almasını engeller. Bu durum, şiddetli ağrı ataklarına neden olabilir. Hemoglobin genindeki bir değişimden kaynaklanmaktadır. Bu durumda alyuvarlar yeterli oksijeni taşıyamazlar.

Orak Hücreli Anemi’de Belirtiler Nelerdir?

Kemiklerde, kaslarda ya da karında günlerce süren şiddetli ağrı, halsizlik, solgunluk ve nefes darlığı retina, dolaşımdaki alyuvarlardan yeterince beslenemediğinde görme sorunları ya da körlük, karaciğerde işlev bozukluğu (sarılık) nedeniyle derinin ve gözlerin sararması ve çocuklarda dalak büyümesi görülür. Çocuklarda büyümenin ve gelişmenin gecikmesi, enfeksiyonlara yüksek düzeyde yatkınlık, beyindeki küçük kan damarlarının beynin bazı bölümlerinde hasara neden olabilecek biçimde daralması ya da tıkanması (inme), enfeksiyonun ya da akciğerde sıkışıp kalan orak hücrelerin neden olduğu komplikasyonlar oluşabilir.

Orak Hücreli Anemi de Tedavi Nasıldır?

Antibiyotikler bebeklerde enfeksiyonları önlemeye yardımcı olur ve ağrı kesiciler (ağızdan ya da damar yoluyla), damar yoluyla alınan sıvılar ve oksijen solumak ağrı ataklarının tedavisinde yararlı olur. Kan transfüzyonu, dolaşımdaki alyuvar sayısını artırarak aneminin düzeltilmesine yardımcı olur. Hidroksiüre bazı erişkinlerde yararlı olabilir, ancak çocuklarda tedaviye ilişkin araştırmalar devam etmektedir.

Talasemi Nedir?

Talasemi, halk arasında Akdeniz Anemisi olarak bilinmektedir. Vücudun yeterli miktarda ve yüksek kalitede kan üretimini engelleyen ve sürekli olarak kan nakli gerektiren çok önemli bir hastalıktır. Talasemi, kalıtsal bir hastalık olmasına rağmen, önlenebilir bir hastalıktır. 

Talasemi Belirtileri Nelerdir?

Bebek 3-4 aylık olduğunda; halsizlik, solgunluk, iştahsızlık, huzursuzlukla kendini göstermeye başlar. Bebek 6 aylık olduğunda ise; karaciğer-dalak büyümesi nedeniyle karın şişliği, sık ateşlenme, iskelet sisteminde değişiklik, yüz ve kafa kemiklerinden başlayarak kemiklerde değişiklik ve tipik bir yüz görünümü ortaya çıkmaktadır.

Talasemi Taşıyıcılığı (Talasemi Minör) Nedir? 

Talasemi Taşıyıcılığında hastalık belirti göstermez. Çoğu zaman özel bir kan testi yaptırmadan ya da hasta bir çocuk sahibi olana kadar kişi hasta olduğunun farkına varmaz. Taşıyıcılık sadece annede ya da sadece babada varsa, hasta çocuk doğma riski yoktur. Ancak % 50 oranında taşıyıcı çocuk doğma riski vardır. Eğer her iki ebeveynde de taşıyıcılık tespit edilirse % 25 hasta çocuk, % 25 sağlam çocuk ve % 50 oranında taşıyıcı çocuk doğma riski ortaya çıkar.  (Görsel) (HB_Ek)

Talasemi İntermedia Nedir? 

 Talasemi hastalığının hafif seyreden tipidir.  Hastalık belirtileri 2-4 yaşlarında ortaya çıkar ve hastanın bedeninde gösterdiği bulgulara göre tedavi edilir. 

Talasemi Majör Nedir?  

Talasemi hastalığının en ağır seyreden ve sadece hastalığın gösterdiği belirtilere göre tedavi oluşturulan tipidir. Karaciğer ve dalak büyümesi en önemli bulgularıdır. Vücutta oluşan kansızlığa bağlı sık aralıklarla kan nakli yapılması hastayı yorar ve maddi olarak ciddi yük altına sokar. Hastalık için kesin çözüm uygun ilik naklidir. 

Hemoglobinopati Taşıyıcılığı Nasıl Teşhis Edilir?

Taşıyıcılık özel bir kan testi yapılarak teşhis edilebilir. Evlenmeden önce, eş adaylarının bu testi mutlaka yaptırması gerekmektedir. Öncelikle erkek eş adayından alınacak küçük miktarda kan örneğinde taşıyıcılık ve hastalık taraması yapılır. Eğer erkek eş adayında taşıyıcılık ya da hastalık saptanırsa kadın eş adayından da kan örneği alınarak taramaya dâhil edilir. Bu taramayı evlenme raporu için başvurduğunuzda aile hekiminizde yaptırabilirsiniz.

Hemoglobinopati Hastalığı ya da Taşıyıcılığı Evliliğe Engel Bir Durum mudur?

Kesinlikle evliliğe engel bir durum değildir. Evlilik öncesi yapılan testin amacı evlenmeyi engellemek değil, taşıyıcılığın tespit edilmesi ve hasta çocukların doğmasını önlemektir.

Hemoglobinopati Hastalığı ya da Taşıyıcılığında Sağlıklı Bir Bebek Doğabilir mi?

Çiftler evlilik öncesi tarama ile her iki adayın da taşıyıcı olduğunu öğrenirlerse öncelikle genetik danışmanlık almalıdır. Genetik danışmanlık ile çiftlere bebek sahibi olmayı düşündüklerinde sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için sahip oldukları seçenekler ve bu seçeneklere nerede, nasıl ulaşabilecekleri anlatılır.

Taşıyıcı çiftler prenatal tanı dediğimiz yöntemleri kullanılarak sağlıklı bir bebek sahibi olabilirler. Her ikisi de taşıyıcı olan çiftlerin; sperm ve yumurtaları ayıklanıp, sağlam dokular birleştirilip, tüp bebek yöntemiyle rahime yerleştirilir. Bu yöntem; hasta çocuğu olup, kök hücre nakli amacıyla doku uyumlu kardeş yapmak isteyen çiftler içinde kullanılabilir.   

HB Ek














hsgm resim 8Üreme sağlığında “yaşam boyu yaklaşım” önemlidir. 15-49 yaş “doğurganlık dönemi” gebelik ve doğumla ilgili olay ve istenmeyen sonuçların en fazla yaşandığı dönemdir. Bu nedenle 15-49 yaş kadın izlemlerinin yapılması sağlık açısından olmazsa olmaz bir hizmettir.

Bu kapsamda Bakanlığımızca ülke genelinde aile hekimleri tarafından 15-49 yaş kadın izlemleri yapılarak 15-49 yaş kadınların sağlık açısından değerlendirilmesi sağlanmaktadır.

“Sağlıklı bir neslin oluşması sizlerin elinde! 
Sağlığınız için gereken 15- 49 yaş kadın izlemlerinizi yaptırınız.”


“15 -49 yaş izleminde Üreme Sağlığı Hizmetleri çok önemlidir."

 

Yaptıracağınız 15 -49 yaş izlemi ile;

  • Kadın sağlığı konusunda danışmanlık alabilir,
  • Sağlığınızı tehlikeye atacak, yaşam kalitenizi düşürecek riskli durumların tespitini yaptırabilir,
  • Gebelik istiyorsanız gebelik öncesi danışmanlık hizmeti alabilir,
  • Erken dönemde gebeliğinizin tespitini sağlayabilir,
  • İstenmeyen gebeliklere engel olabilir,
  • Anne ve bebek sağlığı açısından gerekli olan gebelikleriniz arasındaki süreyi ayarlayabilir,
  • Gebe kalmak istemediğinizde gebeliği önleyici yöntemler hakkında danışmanlık alabilirsiniz.

“18 yaşından önce, 35 yaşından sonra, 2 yıldan kısa aralıkta, 5 ve daha fazla sayıdaki gebelikler anne ve bebek sağlığı açısından tehlikeli olabilir”

hsgm resim 6Doğum öncesi ve doğumdan itibaren bebeklik ve çocukluk döneminde sağlık hizmetlerine erişilebilirlik, sağlık hizmetlerinden faydalanma, bu hizmetlerin kalitesi ve hizmet sunum ölçütlerinin benzer olması anne, bebek ve çocuk ölümlerini önleme ve sağlıklı gelişimlerini sağlamada büyük öneme sahiptir. 

Günümüzde, basit tedbirler ile önlenebilir olan ve anne- bebek ölümlerine yol açabilecek birçok risk halen büyük sorun olarak karşımıza çıkabilmektedir. Ülke genelinde bazı bölgelerimizde kış aylarının olumsuz hava koşulları, ulaşımı zaman zaman imkânsız hale getirmekte ve bütün çabalara rağmen kimi zaman doğum eylemi yaklaşmış ya da başlamış olan gebelerimizin, ilgili sağlık kurum ve kuruluşlarına ulaşması mümkün olamamaktadır.

Elverişsiz hava ve yol koşulları olan yerleşim merkezlerinde ikamet eden gebelerin muhtemel doğum tarihleri yaklaştığında daha elverişli yerleşim merkezlerine nakledilerek konaklamalarının sağlanması ve hastanelerde doğumlarının gerçekleştirilmesi  amacıyla Sağlık Bakanlığı  Misafir Anne Uygulaması programını uygulamaya koymuştur. 

 Bu uygulama ile:

  1. Ulaşımı imkansız hale getiren iklim ve yol şartlarında yaşayan, sosyal sebeplerle doğum esnasında sağlık kurumuna erişiminde  problem  olabilecek gebeler ve riskli gebeler tespit  edilmektedir.  Akabinde, tespit edilen bu gebelerin planlanan merkezlere nakledilmesi, konaklatılması, hastane şartlarında doğumlarının gerçekleştirilmesi, doğum sonrasında anne ve bebeğin sağlık durumu uygun hale getirildikten sonra tekrar evlerine götürülmesi sağlanmaktadır.
  2. Sektörler arası işbirliği ile sağlık hizmetlerinin sunumunu ve erişebilirliğinin artırılması,
  3. Anne- bebek ölümlerini tekrar kamuoyu gündemine getirerek vatandaşların sağlık hizmetleri konusunda farkındalıklarını sağlayarak sağlık hizmetlerine talep yaratması ve bu talebin artırılması,
  4. Sağlık personelinin konuya tekrar dikkatlerini çekerek hizmet sunumunun güçlendirilmesi  ve kalitenin artırılması,
  5. Topluma verilecek eğitimler ve danışmanlık hizmetleri, doğum öncesi bakım, sağlıklı doğum, doğum sonrası bakım, bebek ve çocuk izlemleri gibi ihtiyaç duyulan sağlık hizmetleri konusunda eğitim ve danışmanlık hizmetleri sunulması hedeflenmektedir.

Bu kapsamda Halk Sağlığı Müdürlükleri tarafından il genelinde, il özel idaresi, meteoroloji, karayolları gibi kamu kurum ve kuruluşlarıyla iletişime geçilerek kötü hava ve yol şartlarından dolayı yıl boyunca veya yılın belirli aylarında yollarının kapanması ya da ulaşımı kısıtlı olması ihtimali olan yerleşim merkezleri tespit edilmekte, tüm yerleşim yerlerini ve karayollarını gösterir bir risk haritası oluşturulmaktadır.

Bu bölgelerdeki bebek, çocuk, gebe, loğusa gibi riskli guruplar tespit edilerek takipleri yapılmaktadır. Bu bölgelerdeki tüm gebeler muhtemel doğum tarihlerine göre sıralanmakta ve gebeliklerinin son izleminde (son ayında) doğumun nerede yapılacağının planı gebe ve yakınları ile birlikte yapılarak kesinleştirilmektedir.

Gebeye, ailesine, yakınlarına ve gerekirse muhtara hava ve ulaşım şartlarıyla ilgili riskler anlatılmaktadır. Gebeler gebelik ile ilgili tüm müdahalelerin yapılabileceği bir sağlık kuruluşuna en kısa zamanda ve risk almadan ulaşabileceği yerleşim merkezlerine davet edilmektedirler.

Son ayına girmiş olan tüm gebelerin adres ve iletişim bilgileri 112 Komuta Kontrol Merkezleri ile paylaşılmaktadır.  

Daveti kabul eden gebeler muhtemel doğum tarihleri yaklaşırken  konaklama  merkezlerine nakledilerek burada misafir edilmekte ve doğum zamanı geldiğinde doğumları hastane ortamında gerçekleştirilmektedir. Daveti kabul etmeyenlerden ise konuyu ve riskleri anlayıp kabul ettiğine dair imzalı tutanak alınmakta ve izlemlerine devam edilmektedir.

Program kapsamında yüksek tansiyon, kalp hastalığı, şeker, tiroid, kan hastalığı vb. sistemik hastalıkları olan, çoğul gebelik, tekrarlayan düşük, erken doğum riski, kan uyuşmazlığı vb. yüksek riskli gebeler önceden tespit edilerek 2. veya 3. basamak sağlık kuruluşlarınca takip edilmeleri sağlanmaktadır.

Misafir edilen annelerin konaklama ve yemek giderlerinin sağlanması amacıyla il genelindeki tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla koordinasyon içinde hareket edilmekte, özellikle il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları ile işbirliği yapılmaktadır.

Daveti kabul edip henüz doğumu gerçekleşmeyen gebelerin takipleri devam etmektedir. Bu  kapsamda misafir edilen gebeler hastane, yakınının evi, kamu misafirhanesi, otel, motel, pansiyon vb. yerlerde misafir edilmektedir.

Kadına Ait Yöntemler

Erkeğe Ait Yöntemler

gebe bilgilendirmeHer kadının gebelik, doğum, yenidoğan bakımı ve üreme sağlığı konusunda yeterli eğitim ve bilgi alma hakkı vardır. Anne adayını gebelik döneminde bilgilendirmek bir annelik hakkı olarak değerlendirilmelidir.

Programın amacı; tüm gebelerin, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası konularında bilgi sahibi olmalarını, bilgilerinin güncellenmesi ve bilinçli doğum yapmalarını sağlamaktır. Anne adaylarına normal doğum eylemi, ağrı yönetimi ve yeni rollerini benimsemesi konusunda bilgi ve beceri kazandırılmaktır.

Gebe ve gebeye doğumda eşlik edecek yakınlarının;

  • Gebelik ve doğumun fizyolojik bir süreç olduğu, fizyolojik ve psikolojik değişiklikleri,
  • Gebelik ve doğum sürecinde eş ve yakınının desteğinin önemi,
  • Doğumun evreleri,
  • Doğum ağrısıyla ilaçsız baş etme yöntemleri,
  • Gebelik, doğum ve doğum sonu dönemde yaşanabilecek sorunlar ve erken tanısı,
  • Gebelikte tehlike işaretlerini ve acil durumlarda izlenecek yollar,
  • Normal doğumun anne ve bebek açısından yararları,
  • Lohusalık süreci,
  • Doğum sonrası kullanılabilen üreme sağlığı yöntemleri ve yenidoğan bakımı konularında bilgilendirilmesi hedeflenmiştir.

Gebeler; bu konularda yeterli bilgiyi ilçelerindeki İlçe Sağlık Müdürlüklerindeki, Toplum Sağlığı Merkezlerindeki ya da Sağlıklı Hayat Merkezlerindeki Gebe Bilgilendirme Sınıflarından alabilirler. Ayrıca gebeler; hastanelerdeki Gebe Okulları ile Doğuma Hazırlık ve Danışmanlık Merkezleri’ndeki gebe eğitimi hizmetlerinden faydalanabilirler.

hsgm resim 5Gebelikte ortaya çıkan değişikliklerin kaybolduğu, vücudun önceki halini alabilmesi için ortalama 6 haftaya gerek vardır.

Sağlıklı anne ve bebek için;

  • Annenin doğumunu hastanede yapması,
  • Normal doğumda 24 saatten önce hastaneden taburcu olmaması,
  • Sezaryen doğumda ise 48 saatten önce hastaneden taburcu olmaması,
  • Annenin doğum sonu izlemlerinin belirtilen aralıklarda 6 kez yapılması gerekmektedir.

Lohusanın birinci ,ikinci ve üçüncü izlemleri hastanede: doğumu takip eden ilk 0-24 saatleri arasında yapılmalıdır.

Birinci İzlem: Lohusanın doğumu takip eden ilk 0-1 saatleri arasında

İkinci İzlem: Lohusanın doğumu takip eden ilk 1-6 saatleri arasında

Üçüncü İzlem: Lohusanın doğumu takip eden ilk 6-24 saatleri arasında olmalıdır.

*Lohusanın İlk 24 saat bakımı çok önemlidir.

İlk 24 Saat:

  • Doğumdan sonra annenin ateş, nabız ve kan basıncı (tansiyon) normal olana kadar çok sık takip edilmelidir.
  • Anneye uterus (rahim) masajını nasıl yapması gerektiği ve yararları anlatılmalıdır.
  • Anneye bebeğini emzirmesi için yardım edilmelidir. Bebeğini nasıl emzireceği  öğretilmelidir.-Meme bakımı öğretilmeli ve ilk günlerde memelerin acıyabileceği bilmelidir.
  • Doğumdan sonra 20-30 dakika içerisinde 2-3'ten fazla peti kirletecek kanaması olması, sürekli kan gelişi, pıhtı çıkışı veya renginin açık/ parlak kırmızıya dönmesi normal olmayan fazla miktardaki kanamaya işaret eder.
  • Annenin  idrar yapması kontrol edilmelidir.
  • Tuvalete gittiğinde önden arkaya doğru taharet alması, en geç 6 saate bir pet değiştirilmesi gerekir.
  • Dolaşımı kolaylaştırmak için hareket etmelidir.
  • Bol sıvı ve hafif yiyecekler içeren bir diyetle beslenmelidir.
  • Taburcu olmadan once lohusalık süresince yapacaklarınız konusunda mutlaka sağlık personelinden danışmanlık hizmeti alınız.
  • 24 saat içinde annenin ateşi 37,5 dereceden yüksek olmamalı, kan basıncı ve nabzı normal olmalı, idrar yapmalı, kanaması belirgin olarak azalmalı ve bebeğini emzirmiş olmalıdır. 

Anne taburcu olduktan sonra:

  • Doğum sonu izlemine mümkünse özellikle eşiyle birlikte katılmalıdır.
  • Dördüncü, beşinci ve altıncı izlemlerininbir sağlık personeli tarafından  ev veya sağlık kuruluşunda yapılması gerekir.
  • Dördüncü İzlem:doğumu takip eden 2.-5. günler arasında
  • Beşinci İzlem:doğumu takip eden 13.-17.günler arasında
  • Altinci İzlem; doğumu takip eden 30-42. günleri arasında yapılmalıdır.

İzlemlerde Annede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

Kanama-loşi takibi yapılmalı:Doğum   sonrası ilk 2 gün kırmızı-vişne çürüğü renkte bir akıntı normaldir. 2-10 günler  arası renk pembe-kahverengi hale döner. Lekelenme tarzında kanama doğumdan sonra özellikle  emziren annelerde 6. haftaya  kadar  devam edebilir. Kötü kokulu akıntınız varsa sağlık kuruluşuna baş vurulmalıdır.

İdrar problemleri değerlendirilimeli:Doğum  sonrası ilk 2 gün  idrar miktarında artış normaldir.İdrar yaparken yanma veya idrarda renk değişikliği varsa sağlık kuruluşuna baş vurulmalıdır.

Ağrı:Rahatsız edici sırt, göğüs ve baş ağrısı, çarpıntı ve nefes darlığı varsa sağlık kuruluşuna baş vurmalıdır.

Ateş Kontrolü:Lohusanın ateşine  bakılmalı, 38 derecenin üzerinde ise sağlık kuruluşuna baş vurmalıdır.

Kan Basıncı (tansiyon) kontrolü:Kan basıncı 140/ 90 mmHg ve üzerinde ise sağlık kuruluşuna baş vurmalıdır.Özellikle gebelikte hipertansiyon saptanmış annelerde ilk 3 gün kan basıncı birkaç kez değerlendirilmelidir.

Perine Bakımı:Normal doğum yapılmış ise perine (dış cinsel organ) muayenesi yapılmalıdır.Kullanılan petler temiz olmalı. Tuvalete gittiğinde önden arkaya doğru taharet alınmalı, en geç 6 saate bir pet değiştirilmelidir.Perine bölgesinde kırmızılık, şişlik ve ağrı var ise sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.Sezaryen ile doğum yapılmış ise sezeryan  yeri kontrol edilmelidir, kırmızılık, şişlik ve ağrı var ise sağlık kuruluşuna baş vurmalıdır.

Dışkılama Kontrolü:Kabızlık var ise lifli besin ve sıvı alımı artırılmalıdır. Gerekirse beslenme hakkında sağlık personelinden bilgi alınmalıdır.

Meme Bakımı:Gebeliğin 7inci ayından sonra meme bakımına dikkat edilmelidir. Memelerdeki gerginlik ve şişkinlik erken ve geç dönem gebelerde şikayet nedeni olabilir. Destekli, rahat bir sütyen kullanılmalıdır.Meme bakımı özellikle ilk bir hafta özen ister.Loğusa gevşek, rahat, pamuklu kumaştan yapılmış bir sütyen kullanılmalıdır.Doğumdan sonra her emzirmeden önce ya da hiç değilse günde birkaç kez meme bakımı yapılmalıdır.Bu kurallara uyulduğu zaman memede çatlak, kızartı, şişlik olmayacağı gibi çatlak olsa bile temiz tutulduğu için mikroplanma (mastit) olmaz.Doğumdan hemen sonra bebek olabildiğince çabuk emzirilmelidir. Meme bakımı iyi olursa, çocuğun ağzında pamukçuk oluşması da engellenebilir.

Annenin psikolojik durumu:Gebelik ve lohusalık doğal bir yaşam olayı gibi gözükse de kadın için büyük bir stres nedeni olabilmektedir. Bu dönemde her kadın, az ya da çok kaygı yaşar.Annelik hüznü (gebelikte ve lohusalıkta yaşanan korku ve endişeler) özellikle ilk doğumunu yapmış olan kadınların %50-80’inde huzursuzluk, sinirlilik, duygusal dengesizlik ve ağlamaklı olma durumu şeklinde görülebilir.En sık görülen belirtiler arasında uyku bozukluğu yer almaktadır. Bu yakınmalar, doğumdan sonraki ilk 3-10 gün içinde ortaya çıkar ve genellikle 20. haftanın sonunda kaybolur.Doğum sonrası depresyon; kadınların %10-15’inde görülür ve annelik hüznüne göre daha ağır bir tablodur. En sık doğumdan sonra ilk üç ayda görülmekte ve daha sonra tekrarlayabilmektedir. Uykusuzluk, yorgunluk, dikkat dağınıklığı, ağlama nöbetleri gibi annelik hüznü sırasında görülenlere ek olarak; isteksizlik, iştah sorunu, aşırı endişe, sıkıntı, çevreye ilgisizlik, bebekle ilgili aşırı kaygı ya da boş verme gibi belirtiler görülebilir.Doğum sonrası depresyon belirtileri görüldüğünde sağlık kuruluşundan destek alınmalıdır.

Annenin ve bebeğin sağlığı için iki doğum arası en az 2 yıl olmalıdır.

Anne sağlık personelinden Aile Planlaması Yöntemi seçiminde mümkünse eşiyle birlikte danışmalık almalıdır.

Lohusalıkta Tehlike İşaretleri

  • Ani Veya Yoğun Kan Kaybı
  • Doğum Sonrasında 20-30 Dakika İçinde 2-3’den Fazla Pedi Kirletecek Kanama Olması,
  • Zaman Geçtikçe Kanamanın Azalmayarak Artması,
  • Kan Basıncının 140/ 90 Mm/Hg Ve Üzerinde Olması
  • Kasılma Nöbetleri,
  • Solunum Güçlüğü Ve Hızlı Solunum,
  • Ciddi Karın Ağrısı,
  • Kötü Kokulu Akıntı,
  • İdrar Yaparken Ağrı Veya İdrar Kaçırma.
  • Şıddetli Veya Süreklı Baş Ağrısı, Bulanık Görme
  • Ateş 38°C'nın Üstünde Olması
  • Tek Taraflı Baldır Ağrısı, Kızarıklık Ve Şışme Olması
  • Nefes Darlığı Veya Göğüs Ağrısı Olması

Unutmayın!     

Lohusalıkta tehlike işaretlerinden en az bir tanesi görüldüğünde anneyi hangi saat olursa olsun hiç zaman kaybetmeden Sağlık Kuruluşuna götürünüz.

hsgm resim 2Aile, toplumun temeli ve çekirdeğidir. Sağlıklı nesillerin yetiştirildiği bir ocak, sevgi, saygı, sadakat ve güven ortamının tesis edildiği bir müessese, karşılıklı hak ve ödevlere sahip bireylerin oluşturduğu bir kurumdur.

Sağlıklı nesiller bu yuvada yetişir. Eşler için huzur, paylaşım çocuklar için terbiye, sevgi ve şefkat ocağı olan ailenin son derece önemli olduğu inkâr edilemeyecek bir gerçektir.

Evlenme, eşler arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya da imkân veren ve taraflara karşılıklı hak ve ödevler yükleyen bir sözleşmedir.  Nesli çoğaltır ve korur. Bir toplulukta aile ne kadar sağlam ve sağlıklı temellere oturur ise o aileden meydana gelen toplum da o nispette sağlam ve sağlıklı olur.

Sağlıklı ailelerde üyeler, aile iletişiminden memnundur; çatışma azdır, gelişimsel değişikliklere kolay ve başarılı bir biçimde uyum sağlar, stresli olaylarla baş edebilirler. Bu ailelere “sağlıklı aile”, “iyi işlevsel aile” veya “optimal aile” denilir. Ancak ailelerin hiçbir zaman sorunla karşılaşmayacağını söylemek doğru olmaz. Bu aileler bir kriz karşısında çabucak kendilerini toparlayabilirler. Aile sisteminde çok az problem olur ve bütün normal şartlarda fonksiyonlarını yerine getirirler.

Sağlıklı Ailenin Özellikleri Şunlardır: 

  • Sağlıklı aile üyeleri birbirleriyle açık, tamamlayıcı, uygun iletişim kurarlar,
  • Aile üyeleri birbirine güvenir, dürüst ve içten yaklaşır,
  • Ailedeki haklar, görevler bütün aile üyelerinin kabul edeceği biçimde dağıtılır,
  • Aile üyeleri kendilerine saygılıdır ve olumlu benlik algıları vardır. 

Evlilik Kararı Vermiş Çiftler:

  • Karşılıklı saygı ve sevgi duymalı
  • Arkadaş olabilmeli
  • Birbirlerine bağlı olmalı ve güven duymalı
  • Sadık olmalı
  • Doğacak çocukların yetiştirilmesi konusunda ortak fikirlere sahip olmalı
  • Çatışma çözmeyi başarma ya da geliştirme becerisine sahip olmalı
  • Geleceğe dair ortak ideallere sahip olmalı
  • Birbirlerinin kişisel amaçlarını ve başarılarını desteklemeli
  • Dini – politik görüşlerinde ortaklık olmalı veya farklılık durumunda birbirlerinin görüşlerine saygı göstermeli
  • Birbirlerine duygusal ve fiziksel şiddet uygulamamalı

Evlilik Öncesi Danışmanlık Programı ile; evlilik öncesinde kadın ve erkeklere üreme sağlığı konularında gerekli düzeyde bilgi, tutum, davranış kazandırmak üzere;

  • Sağlıklı aile yapısı, üreme sağlığı, gebeliği önleyici yöntemler, bulaşıcı hastalıklar, akraba evliliği ve genetik geçişli hastalıklarla (kalıtsal kan hastalıkları- hemoglobinopati) ilgili danışmanlık hizmeti verilmesi,
  • Kişilerin olası riskler, sonuçları ve korunma yolları konularında bilinçlendirilmesi,
  • Gebelik isteği ile başvuran çiftlere de gebelik öncesi danışmanlık verilmesi,
  • Anne ve bebek ölümlerinin önlenmesi açısından, risk oluşturabilecek durumların gebelik öncesinde tespit edilmesi ve erken önlem alınmasının sağlanması amaçlanmıştır.

Evlilik Öncesi Danışmanlık Kapsamında;

  • Güvenli Annelik
  • Gebelik Öncesi Danışmanlık ve Gebelik 
  • Gebelikte Danışmanlık
  • Doğum Öncesi (Gebelik Döneminde) Bakım
  • Normal Doğum ve Sezaryen
  • Postpartum (Doğum Sonu Dönemde) Bakım
  • Gebeliği Önleyici Yöntemler
  • Kalıtsal Kan Hastalıkları (Hemoglobinopati)
  • Kan Uyuşmazlığı
  • Akraba Evliliği
  • Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar

 Konularında sağlık kurum ve kuruluşlarından danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.


“Sağlıklı Bireyler Dünyaya Getirmek İçin Sağlıklı Bir Yaşam”

hsgm resim 7Sezaryen, bebeğin annenin karın duvarı ve rahmine yapılan kesi ile karından doğurtulmasıdır.

Sezaryen, normal doğumun sezaryen ile doğumdan daha riskli olduğu özel durumlarda anne ve/veya bebek hayatını kurtarmak için uygulanan bir ameliyattır.  Sezaryen ile doğum cerrahi bir müdahaledir. Anne ve bebek sağlığına olumsuz etkileri göz önüne bulundurulduğunda tıbbi nedenler dışında yapılmamalıdır.

“Sezaryen normal doğumun alternatifi değildir."

hsgm resim 9Gebelik, doğum eylemi ve lohusalık esnasındaki komplikasyonlar, gelişmekte olan ülkelerde üreme yaşındaki kadınlar arasında önde gelen ölüm ve sakatlık nedenidir.

Çok boyutlu bir kalkınma göstergesi olarak anne ölüm düzeyi, üreme  sağlığı hizmet sunumu kalitesi ile yakındanilişkilidir.

Ülkemizde 2003 yılından bu yana uygulanmakta olan Sağlıkta Dönüşüm Programı'nda da anne ve çocuklara özel önem verilmesi öncelikli konular arasında yer almıştır. Bu çerçevede yapılan çalışmalar sonucunda anne ve bebek ölümlerinde önceki yıllara göre çok daha yüksek oranlarda azalmalar sağlanmıştır.

A-Birinci İzlem (İlk İzlem)

Gebeliğin ilk 14 haftası içerisinde yapınız. İlk ziyaretinizde sizinle ilgilenen sağlık personeli; kişisel bilgilerinizi (yaş, akraba evliliği mi, eğitim düzeyi vb.), ailenizdeki sağlık öyküsünü, alışkanlıklarınızı, tıbbi ve gebeliklerinizle ilgili önceki ve mevcut bilgilerinizi alır. Sizi fiziksel olarak muayene edip laboratuvar testleri yapar (idrar tahlili, kan tetkiki, gerekli gördüğü diğer tahlilleri yapar)

Sağlık personeli size bu haftada şu konularda bilgi verir:

  • Anemi tespit edildiğinde tedavi dozunda demir başlayabilir.
  • 12. Haftadan itibaren 1200 IU (9 damla) günlük tek doz D Vitamini Preparatı başlamanızı ve emzirme dönemince almanız önerilir.
  • Anemi yoksa 16. gebelik haftasından itibaren demir desteğine başlamanız ve doğum sonu 3ay devam etmeniz tavsiye edilir.
  • Tetanoz bağışıklaşması yapılıp yapılmadığı sorgulanır gerekiyorsa tetanoz toksoid aşısını yaptırmanızı sağlar. (Tetanoz bağışıklaşması 12. haftadan itibaren yapılabilir.)

Ayrıca; shutterstock 313263599

  • Yorgunluk
  • Bulantı ve kusma
  • Sık idrara çıkma
  • Baş dönmesi
  • Varis ve hemoroid
  • Kabızlık
  • Mide yanması
  • Bacaklarda kramplar
  • Nefes darlığı
  • Ciltteki değişiklikler
  • Memelerde hassasiyet
  • Vajinal akıntı
  • Meme başındaki glandlarda belirginleşme
  • Kolostrum salınımı
  • Aşırı tükürük salgılanması 
  • Toprak vb. yeme konularinda bilgi verilir.          _

Aşağıdaki konular ile ilgili de danışmanlık verilir.

  • Beslenme ve diyet
  • Fiziksel aktivite ve çalışma koşulları
  • Gebelikte cinsel yaşam
  • Hijyen ve genel vücut bakımı
  • Ağız ve diş sağlığı
  • Sigara alışkanlığı
  • Alkol alışkanlığı ve madde bağımlılığı
  • İlaç kullanımı
  • Tetanoz toksoid immünizasyonu
  • Gebelikte tehlike işaretleri:
  • Vajinal kanama
  • Konvülziyon (Sara nöbeti  gibi kasılmalar)
  • Başağrısı ile beraber görmede bozulmaAteş ve/veya ciddi güçsüzlük
  • Ciddi karın ağrısı
  • Solunum güçlüğü veya sık solunum
  • Suyunun gelmesi
  • Yüz, el ve bacaklarda şişme

B-İkinci İzlem(18-24. haftalar)

  • Gebeliğin 24-26. haftaları arasında glukoz tarama testinin yapılması önerilir.
  • Obstetrik Ultrasonografi yapılması önerilir.

Birinci izlemdekilere ek olarak ayrıca aşağıdaki konular ile ilgili de danışmanlık verilir.

  • Fetus hareketlerinin hissedilememesi
  • Hızlı kilo alımı

C-Üçüncü İzlem (28-32. Haftalar)

  • Mevcut gebelik öykünüz alınarak fiziksel muayeniz yapılır. _

Birinci izlemdekilere ek olarak ayrıca aşağıdaki konular ile ilgili de danışmanlık verilir.

  • Fetus hareketlerinin hissedilememesi
  • Hızlı kilo alımı
  • Doğum eylemi ve doğum
  • Doğumun nerede ve kim tarafından yapılacağının planlanması
  • Anne sütü ve emzirme
  • Postpartum aile planlaması danışmanlığı

D-Dördüncü İzlem (36-38. Haftalar)

Birinci izlemdekilere ek olarak ayrıca aşağıdaki konular ile ilgili de danışmanlık verilir:

  • Fetus hareketlerinin hissedilememesi
  • Hızlı kilo alımı
  • Doğum eylemi ve doğum
  • Doğumun nerede ve kim tarafından yapılacağının planlanması
  • Anne sütü ve emzirme
  • Postpartum aile planlaması danışmanlığı verilir.
 Gebeliğin Ilk 3 Ayında Sık Karşılaşılan Sorunlar  Tüm Gebelik Dönemlerinde Sık Karşılaşılan Sorunlar  Gebeliğin Son 3 Ayında Sık Karşılaşılan Sorunlar
 Bulantı kusma  Kabızlık ve gaz problemleri   Mide yanması ve reflü
 Tükrük salgısında artma  Diş eti problemleri  Kas krampları
   Vaginal akıntıda artma  Ödem
   Memelerde Hassasiyet   Solunum sıkıntısı
   Sık idrara çıkma ve idrar kaçırma  Sırt ve bel ağrısı
   Bayılma hissi  Uykusuzluk
   Varis ve hemoroidler  Ellerde rahatsızlık
   Cilt problemleri  
   Yorgunluk  

Gebelikte Tehlike Belirtileri ve Yapılması Gerekenler

Vajinal Kanama:

Gebeliğin hangi haftasında meydana gelirse gelsin vajinal kanama mutlaka değerlendirmesi gereken bir durumdur. Kanama çok hafif, koyu veya açık olsa da vakit kaybetmeden derhal doktora başvurulmalıdır.

Hazneden Ani Bebek Suyunun Gelmesi:

Gebeliğin hangi haftasında meydana gelirse gelsin, miktarı ne olursa olsun hazneden sıvı gelmesi durumunda doktora başvurulmalıdır.Gebelerde sıklıkla idrar kaçırması da olabilir. Bu durumla karıştırılmamalıdır.

Rahim Kasılmaları:

Hamilelikte kasık ağrısı sık görülen bir şikayettir, çoğu zaman rahmin büyümesine bağlı olur ve gebelikte normal bir durumdur.

Gebeliğin son aylarında Braxton-Hicks kontraksiyonları denilen yalancı doğum ağrıları da karın ağrısı hissedilmesine sebep olabilir. Bu kasılmalar düzensiz ve hafif şiddette olmasıyla, dinlenmek ve ağrı kesicilerle geçmesiyle gerçek doğum sancılarından ayrılır. Eğer kasılmalar sık ve şiddetli geliyorsa ve geçmiyorsa mutlaka doktora başvurulmalıdır. Gerçek doğum sancıları doğum eylemi belirtisi olabilir.

Karın Ağrısı:

Gebeyi rahatsız edecek, geçmeyen karın ağrıları mutlaka hekim tarafından değerlendirilmelidir. Apandisit, safra kesesi iltihabı,mide ülseri gibi birçok neden karın ağrısı nedeni olabilir.

Gebeliğin son üç ayında karnın sağ üst kısmındaki ağrı; baş ağrısı, bulantı, kusma, bulanık görme, ve tansiyon yükselmesi gibi şikayetlerle beraber ise gebelik zehirlenmesinin işareti olabilir.

Ateş:

Vücut ısısının birkaç kez ölçümde 38.0 derecenin üzerine çıkmasına yüksek ateş denir. Gebeliğin hangi haftasında meydana gelirse gelsin yüksek ateş mutlaka değerlendirilmesi gereken bir durumdur, normal değildir ve bir enfeksiyon belirtisi olabilir. Mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Doktora başvurmadan ateş düşürücü ilaçlar almaktan kaçınılmalıdır. Çünkü ilaçların bazıları gebeliğe zararlı olabilir ayrıca bu durumda sadece ateşi düşürmek yetmez ateşe sebep olan durumun da tedavisi gerekir.

Gebeliğin ilk aylarında yüksek ateş, bazı yapısal anormalliklere ve düşüğe sebep olabilir.            

Gün Aşımı:

Süresi son adet tarihinin ilk gününden itibaren 42 haftanın ötesine uzayan gebelikler gün aşımı olarak kabul edilir. Bu durumda olası riskleri ortadan kaldırmak için gebe doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Hipertansiyon:

Gebelikte sistolik kan basıncı ≥ 140 mmHg ya da diastolik kan basıncı ≥ 90 mmHg tespit edilmesi yüksek tansiyon olarak tanımlanmaktadır. 

Böyle bir durumda derhal doktora başvurulmalıdır.

Yüksek tansiyona eşlik eden idrarda protein atılımı varsa gebeliğin sonlandırılmasını gerektirebilen gebelik zehirlenmesi (preeklamsi) ortaya çıkar. Bu durumda gebe mutlak doktor kontrolü altında olmalıdır.

Eklampsi; gebelik zehirlenmesi olduğu bilinen bir hastada kasılma nöbetleri, koma veya her ikisinin ortaya çıkmasıdır. Kasılma nöbetleri, ağız çevresindeki yüz çekilmeleriyle başlar. Daha sonra yaygın kasılmalar ortaya çıkar. Ortalama 1 dakika sürer. Kasılmalar sırasında solunum durur. Hemen tedavi edilmesi gereken acil bir durumdur.

Bebek Hareketlerinin Azalması veya Olmaması:

12 saatlik dönemde 10’dan az bebek hareketi olması anormal sayılmaktadır. Böyle bir durumda derhal doktora başvurulmalıdır. 

Solunum Güçlüğü:

Astımı, kalp hastalığı gibi ciddi nedenlerden ayırt etmek gereklidir. Öksürük ve göğüs ağrısınaasimetrik bacak bulguları da eşlik ediyorsa önem verilmeli ve derhal doktora başvurulmalıdır.

Baş Ağrısı:

Gebelikte ve doğum sonrası dönemde yeni başlangıçlı baş ağrısı sıklıkla migren ya da gerilim tipi baş ağrısı olsa da, kafa içine ait bir problemin ilk bulgusu da olabileceği unutulmamalıdır.

Yeni başlangıçlı ciddi baş ağrısında, derhal doktora başvurulmalıdır.

Doğum Çantası Hazırlama: 

  • Anne adayı doğum için hastaneye giderken yanına alacaklarını erken doğum riski de düşünülerek gebeliğin 7. ayında tamamlamış olması tercih edilir.
  • Anne için: Önden düğmeli gecelik (2 adet), sabahlık (2 adet), pijama (2 takım), iç çamaşırı (çok sayıda), emzirme sütyeni (2 adet), hırka yada şal, çorap (3 çift), hijyenik ped (2–3 paket), altı kaymayan terlik, şampuan, sabun, diş fırçası ve macunu, vücut losyonu, el havlusu, banyo havlusu, peçete, kolonya, tarak, küçük el aynası, küçük yastık bulunmaktadır.
  • Bebek için:  En küçük boy çocuk bezi ( 1 paket), zıbın ( 3 adet), uzun kollu tulum veya pijama takımı ( 3 adet), çorap (2 çift), başlık ( 2 adet), mevsime uygun yelek veya hırka (1-2 adet), bebek battaniyesi, bebek mendili ( bol miktarda), bebek önlüğü ( 2 adet), kirli çamaşır torbası, bebe şampuanı, yumuşak havlu, burun temizleme aspiratörü ve bebe yağı bulunmalıdır.
  • Ayrıca gebelik süresince yapılan tetkiklerin sonuçlarını, doktorun ve hastanenin telefon numaralarını yanına almaları faydalı olacaktır.

hsgm resim 3Bebek ve eşinin rahimde kasılmaların başlaması, rahim ağzının açılması ile 38-42 gebelik haftaları arasında,  anne vücudundan ayrılarak doğum kanalı yoluyla doğmasıdır.

Normal Doğumun Avantajları;

  • Doğum sürecinde vücut tarafından salgılanan hormonlar sayesinde doğum sonrası sütünüz hemen gelir ve bebeğinizi kısa sürede emzirilebilirsiniz
  • Bebeğinizle aranızdaki duygusal bağı daha kısa sürede kurabilirsiniz
  • Doğumdan sonra günlük hayatınıza daha kısa sürede dönebilirsiniz
  • Normal doğum, doğum sayınızı sınırlandırmaz
  • Hastanede kalış süreniz sezaryene oranla daha kısadır
  • Normal doğum yaptığınızda bebeğinizde solunum sıkıntısı görülme ihtimali sezaryene göre daha azdır
  • Normal doğumda annede hastalık/sakatlık ve ölüm riski sezaryene göre daha azdır.