Yeterli ve Dengeli Beslenme Nedir?
Yeterli ve Dengeli Beslenme Nedir?

Yeterli ve Dengeli Beslenme Sağlığın Temelidir. Beslenme açlık duygusunu bastırmak,...

Yeterli ve Dengeli Beslenme
Yeterli ve Dengeli Beslenme

Sağlık, insan yaşamının sürdürülmesinde, yaşam kalitesinin yükseltilmesinde ve korunmasında özel...

Temel Besin Grupları
Temel Besin Grupları

Yeterli ve dengeli beslenme için aşağıdaki 5 temel besin grubunda...

Yaşlılıkta Beslenme
Yaşlılıkta Beslenme

Türkiye'de 65 yaş ve üzerinde yaklaşık 4 milyon kişi yaşamaktadır....

Yaş Dönemlerinde Beslenme
Yaş Dönemlerinde Beslenme

Yaşam döngüsünün herhangi bir döneminde yetersiz ve dengesiz beslenme nedeni...

Adölesan (Ergenlik) Çağı Çocuklarında Beslenme
Adölesan (Ergenlik) Çağı Çocuklarında Beslenme

Ergenlik; fiziksel, biyokimyasal, ruhsal ve sosyal yönden hızlı büyüme, gelişme...

Menapoz Döneminde Beslenme
Menapoz Döneminde Beslenme

Menopoz, doğurganlık yeteneğinin kaybolduğu 48-55 yaş arası dönemdir.Beslenme durumu, sosyo-ekonomik...

Okul Çağı Çocuklarında Beslenme
Okul Çağı Çocuklarında Beslenme

Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme her yaş döneminde olduğu gibi...

Okul Öncesi Sağlıklı Beslenme
Okul Öncesi Sağlıklı Beslenme

Bir ülkenin sosyal ve ekonomik yönden beklenen uygarlık seviyesine ulaşabilmesi...

Bebek Beslenmesi
Bebek Beslenmesi

Beslenme yaşamın her döneminde önemlidir. Büyümenin en hızlı olduğu evrelerden...

Emzirme Döneminde Beslenme
Emzirme Döneminde Beslenme

Emzirme, bebeğin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için en uygun beslenme...

Gebelik Döneminde Beslenme
Gebelik Döneminde Beslenme

Ülkemizde "gebelik öncesi ve gebelik döneminde yetersiz ve dengesiz beslenme",...

Özel Durumlarda Beslenme
Özel Durumlarda Beslenme

Ülkemizde yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarından etkilenen grupların başında gebe,...

Hastalıklarda Beslenme
Hastalıklarda Beslenme

Sağlık hizmetlerinin etkinliğinin artırılması ile birlikte bireysel diyet ve sağlık...

hsgm gebelik ve ruh sagligiGebelik ve doğum kadınların yaşam döngüsünün parçasıdır. Eğer gebeler bu dönemde yaşayabilecekleri stres etkenleri ile yeterli düzeyde baş edemezse gebelik, bir takım ruh sağlığı sorunlarının ortaya çıkması açısından kaçınılmaz bir dönem olarak ifade edilebilir. Hemen hemen tüm kadınlarda hamilelik sırasında ve doğumdan sonraki ilk yıl içinde ruhsal bozukluk görülebilir; ancak yoksulluk, göç, aşırı stres, şiddete maruz kalma, doğal afetler ve sosyal desteğin düşüklüğü gibi faktörler varlığında risk artmaktadır. Bahsedilen ruhsal bozukluklar anksiyete bozukluğu, depresyon, yeme bozukluğu olabileceği gibi; psikoz, bipolar afektif bozukluk gibi ciddi ruhsal bozukluklar da gebelikte görülebilir. Önceden var olan psikolojik rahatsızlıklar, özellikle istenmeyen bir gebelikle birleştirildiğinde madde kötüye kullanımı ve hatta intihar girişimleri ortaya çıkabilmektedir.

Gebelikte meydana gelen ruhsal bozuklukların daha çok 2. trimesterde ortaya çıktığı gözlenmiştir. Yorgunluk, uykusuzluk gibi bedensel yakınmalar sağlık profesyonellerince dahi anne olmakla ve gebelikle ilgili hormonal ve fiziksel değişikliklerle ilişkilendirilebildiğinden, mevcut ruhsal tablo gözden kaçabilmektedir. Gebe kadınların normalde kendi ihtiyaçlarını yeterince giderme olasılığı topluma göre daha düşüktür. Bu duruma ruhsal bozukluk varlığı eklenince doğum öncesi veya doğum sonrası yardım arama veya öngörülen sağlık rejimlerine uyma olasılığı da düşmektedir. Gebelik döneminde görülen ruhsal bozukluklar, işlevsellik kaybına ve yaşam kalitesinin bozulmasına neden olabilmekte ve bu durum hem aile içi hem de toplumsal çatışmalara sebep olabilmektedir. Kadınların bebeklerine bakma yeteneği tehlikeye düşerse, bebeğin hayatta kalması ve gelişimi tehlikeye gireceğinden ve ayrıca çocukların fiziksel, bilişsel, sosyal, davranışsal ve duygusal gelişimini de olumsuz yönde etkilenebileceğinden bu dönemdeki kadınların kliniği değerlendirirken özenli davranılmalıdır. Rutin doğum öncesi ve doğum sonrası randevular, sağlık profesyonellerinin kadınların duygusal iyilik hallerinin değerlendirebilmesi ve potansiyel ruh sağlığı sorunlarını tanıyabilmesi için fırsat oluşturmaktadır.

Kaynaklar:

  1. Antenatal and postnatal mental health: clinical management and service guidance (2014 updated 2018) NICE guideline CG192
  2. Millennium Development Goal 5 – Improving Maternal Mental Health - WHO 2008
  3. Copoglu U.S.., Kokacya M.H., Demircan C., Gebelik ve Laktasyon Döneminde Ruhsal Bozukluklar ve Tedavisi,  Mustafa Kemal Üniv Tıp Derg 2015; 6(24): 43-53
  4. Ozdamar O., Yılmaz O., Beyca H.H., Gebeli̇k ve Postpartum Dönemde Sık Görülen Ruhsal Bozukluklar, Zeynep Kamil Tıp Bülteni 2014;45:71-7

hsgm resim 10Şizofreni; kişinin gerçekle gerçek dışı arasındaki farkı ayırt etmesini zorlaştıran, normal düşünce akışının devamını engelleyen, duygularını kontrol etmesini ve normal olarak davranmasını önleyen bir hastalıktır.

Genellikle yavaş gelişen ve gelişme döneminde özellikle kişinin davranışlarında bazı değişikliklere yol açan bir hastalık olarak kabul edilir.

Şizofreni Nasıl Oluşur?

Şizofreninin ömür boyu görülme sıklığı genel nüfusta % 0,5-1'dir. Ancak kan bağı olan akrabaları arasında şizofreni hastaları bulunanlarda, şizofreni görülme sıklığı genel toplumdan daha yüksektir. Şizofrenide genetik faktörlerin rolü iyi tanımlanmış olmakla beraber, bu hastalık yalnızca kalıtımsal faktörlerin değil, birçok koşulun bir araya gelmesi ile oluşur. Yani şizofreni genetik ve çevresel faktörlerin rol aldığı oldukça kompleks bir hastalıktır.

Şizofreni Belirtileri Nelerdir?

Şizofreninin erken dönem belirtileri kişinin yakın çevresine “bir şeylerin yolunda gitmediği” sinyalleri verir ancak, bunun tam olarak ne olduğunu ilk anda belirlemek oldukça zordur. Bu dönemde kişinin normalde yaptığı günlük aktivitelerden uzaklaşması, hobilerine ilgi göstermemesi, motivasyonunu kaybetmesi, duygusal tepkilerinin zayıflaması, garip davranışlar göstermesi genel olarak görülen belirtiler arasındadır. En sık görülen erken dönem şizofreni belirtileri şu şekildedir: sosyal hayattan ve arkadaş çevresinden uzaklaşma, sürekli şüphe duyma, kişisel hijyenin azalması, donuk bakışlar, sevinç veya üzüntü gibi duyguların ifade edilememesi, aşırı tepkiler vermek (aşırı gülme veya önemsiz bir olaya ağlama), depresyon, fazla uyuma veya uykusuzluk, garip ve mantıksız açıklamalar, konuşmalar, unutkanlık, konsantrasyon eksikliği, eleştiriye tahammülsüzlük, konuşmada veya seçilen kelimelerde farklılık.

Yalnız unutulmamalıdır ki bu belirtiler; başka bir sağlık sorununa da işaret ediyor olabilir ve bu belirtileri yaşayan her kişinin şizofren olduğunu söylemek doğru değildir. Ancak bu belirtiler ciddiye alınmalıdır ve konusunda uzman bir doktor tarafından kontrol edilmelidir.

Şizofreni, hasta birey kadar hastanın yakınındaki insanları da etkiler. Düşünce, duygu ve davranışlardaki şiddetli bozulma öncelikle ailenin bütün üyeleri tarafından hissedilir. Aile bireylerinin hastalık hakkındaki bilgisizliği ve çaresizliği bir çok sorunu da beraberinde getirir. Utanç, suçluluk, korku, çaresizlik, gelecek kaygısı ve öfke ailelerin sıklıkla yaşadığı duygulardır. Anksiyete ve depresyon ortaya çıkabilir. Hastalığın aile bireyleri üzerindeki etkisi hastalığın hangi aşamada olduğuyla yakından ilişkilidir. Örneğin; ilk psikotik atağını geçiren bir hastanın ailesi şaşkınlık ve endişe içindeyken, birçok atak geçirmiş ve hastaneye yatırılmış bir hastanın aile üyeleri bıkkınlık yaşıyor olabilir. Ekonomik sorunlar, aile içi çatışmalar, sosyal yaşamın olumsuz etkilenmesi, toplumun hastaları reddedici tutumu karşılaşılan belli başlı güçlüklerdir. Yeterli sosyal desteği alamayan, duygu dışavurumu yüksek olan ve hastalıkla etkin başa çıkma yollarını kullanamayan ailelerin yükü daha fazla olmaktadır.

Şizofreni Tedavisi

Günümüzde şizofreni tedavisinde çok yönlü bir yaklaşım yararlı bulunmaktadır. Güncel tedavide temelde antipsikotik ilaçlar kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra psikoterapiler ve diğer psikososyal yaklaşımlara da başvurulmaktadır. Hastalığın özellikle akut döneminde hastaların hastanede yatarak tedavi görmesi gerekebilir.

Şizofreni belirtileri ve yol açtığı komplikasyonlar doğru tedavi yöntemiyle kontrol altına alınabilmektedir ve kişinin gündelik hayatına büyük oranda dönebilmesi sağlanabilmektedir. Ülkemizde ağır ruhsal bozukluğu olan (şizofreni ve benzeri psikotik bozukluklar ve duygu durum bozuklukları gibi kronik ruhsal bozukluklar) bireyler için, toplum temelli hizmetleri sunmak üzere Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri kurulma çalışmaları başlamış olup, yaygınlaştırma çalışmaları devam etmektedir.

Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri, kendisine bağlanmış coğrafi bölgedeki şizofreni tanısı olan hastaların ve ailelerin bilgilendirildiği, hastanın ayaktan tedavisinin yapıldığı ve takip edildiği; rehabilitasyon, psikoeğitim, iş-uğraş terapisi, grup veya bireysel terapi gibi yöntemlerin kullanılarak hastanın toplum içinde yaşama becerilerinin artırılmasını hedefleyen, psikiyatri klinikleri ile ilişki içinde çalışan ve gerektiğinde mobilize ekiplerle hastanın yaşadığı yerde takibini yapan birimler olarak çalışmaktadır.

Hasta yakınları ile işbirliği kurabilmek; hem hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilmek hem de hasta yakınlarına destek olabilmek açısından önemlidir.  Bu nedenle Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri’nde aile psikoeğitimi verilmektedir. Bu eğitimler; şizofreni hastasının tedaviye uyumu ile hem hastanın hem aile üyelerinin yaşam kalitesini arttırmakta ve tedavi süreci sorumluluğunu paylaşma gibi konularda destek sağlamaktadır.

Tedavi uyumu ve aile desteğiyle pek çok şizofreni hastası toplum içinde günlük yaşamlarını sürdürebilmektedir.

Şizofren tanılı hastalar Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinde (TRSM) tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanabilir.

okul cag 0kbOkul Çağı Çocuğu Kimdir?

Okul çağı çocuğu denildiği zaman 6-12 yaş arası çocuk grubu akla gelmektedir. Ancak değişen  yaşam şartları ile çocukların anaokulu ve okulla başlama yaşları daha erken dönemlere de denk gelebilmektedir.  

Okul Çağı Çocukluk Dönemi Özellikleri Nelerdir?

Ev yaşamından dış dünyaya, okul ortamına geçişin yaşandığı bu dönemde çocuklar fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda değişim ve gelişim göstermekte ve okul öncesi dönemden farklı gereksinimlere ihtiyaç duymaktadırlar. Ailenin etkisi sürmekle beraber artık öğretmen, arkadaş gibi diğer kişiler de çocuğun gelişiminde önemli etkilere sahip olmaktadırlar. Okuma yazmanın öğrenilmesi, akran etkisi, bedensel değişim, cinsiyet farkındalığı, grup oyunları, bireysel gelişim bu dönemin önde gelen başlıca özelliklerindendir.

Okul Çağı Çocuğu Olan Ebeveynleri Ne Bekler?

Haber almanın kolaylaştığı ancak bilgi kirliliğinin de bir o kadar çoğaldığı günümüzde okul çağı çocuklarının olası gelişimsel süreçlerini sağlıklı/sağlıksız olarak nitelendirilen özelliklere dikkat etmek gerekmektedir. Gerek kreş dönemi gerekse okul başlangıç dönemine özgü sorunlarla karşılaşan ebeveynler çoğunlukla sağlıksız bilgi kaynaklarından dolayı ya ciddi düzeyde sıkıntı yaşamakta ya da çözüm yollarını uygunsuz yerlerde aramaktadırlar. Bazen de yardım alınması gereken noktalarda yardım aramaktan kaçınmakta, durumu görmemezlikten gelmektedir. Her iki yaklaşımın da çocuklara zarar vereceği kaçınılmazdır. Yine günümüz vazgeçilmezi olan sosyal medya ile kendi çocuklarının kişisel özelliklerini, aile yapısını gözetmeksizin standart bir büyüme, gelişme ve davranım özelliği beklemekte, sürekli akran kıyasına gitmekte ve yine masum olabilecek farklı şekilde gelişen gelişim basamaklarını birer hastalık belirtisi olarak yorumlamaktadır. Öncelikle her çocuğu kendi özelinde değerlendirmek, akranları ile kıyaslamamak, bazı gelişimsel özellikleri noktasında farklılık gösterebileceğini bilerek baskıda bulunmamak önemli olacaktır.

Okul Çağı Çocuğu İçin Ebeveynler Ne Yapmalı?

Temel yaşam hakkı olan beslenme, sağlık ve eğitim hakları hiçbir mazeret göstermeksizin özenle karşılanmalıdır. Koşulsuz sevildiklerini bilmeye ihtiyaç duydukları bu özel dönemde ebeveynleri tarafından sevilmeli, sevildikleri kendilerine hissettirilmelidir. Yine en güvendikleri, kendilerini korkmadan ifade edebilecekleri temel alanın ev ortamı olmasına çalışılmalıdır. Fikirlerine saygı duyulmalı, sadece okul başarıları değil yaşamları ile ilgili sorular sorulmalı, anlattıkları dinlenilmeli, anlattıkları ile kesinlikle dalga geçilmemeli, küçümsenmemelidir. Sordukları sorular özenle cevaplanmalı, merak duyguları köreltilmemeli, çocuklar kandırılmamalı ve geçiştirilmemelidirler. Dönemlerine uygun olacak şekilde sorumluluk verilmeli, aile içerisinde değerli hissetmelerine yardımcı olunmalıdır. Ancak sorumluluk verme noktasında kaldıramayacakları yükler de omuzlarına yüklenmemelidir. Spor ya da müzik gibi hobi alanlarında kendi seçimleri ile seçecekleri, ebeveynlerin dayatması olmayan bir alan varsa imkanlar dahilinde bu yetenekleri desteklenmelidir. Ne olursa olsun henüz çocuk oldukları, fiziksel ve duygusal  açıdan bir erişkin yeterliliğine sahip olmadıkları her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Çocuklara karşı sabırlı olunmalı, varsa bir sorun, buna yönelik ilgili ve yetkili kişilerden yardım alınmasından çekinilmemelidir. Ve çocuk yetiştirirken en önemlisi sadece söylemlerle değil davranışsal anlamda çocuklara örnek olmaya çalışılmalıdır.

hsgm resim 3Kendiliğinden ve beklenmedik şekilde gelen korku ataklarıyla karakterizedir. Kişiler kalp krizi ve felç geçirmek, bayılmak, ölmek veya akıllarını kaybetmekten yoğun bir korku duyarlar. Kısa bir süre içerisinde tepe noktasına ulaşan kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı, üşüme gibi belirtiler atakların karakteristiğidir.

Her panik nöbeti panik bozukluğu anlamına gelmez, başka ruhsal ve fiziksel hastalıklarda da ortaya çıkabilir.

Panik Bozukluk Ne Sıklıkta Görülür?

Yaşam boyu en az bir panik nöbeti geçirme olasılığı %10’dur. Hemen her yaşta başlayabilmekle beraber erişkin dönemde başlangıç daha sıktır. Kadınlarda, erkeklere göre 2- 3 kat fazla görülür. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı azalır. 65 yaş üzerinde görülmesi daha nadirdir.

Panik bozukluğu agorafobi ile birlikte olabilir. Agorafobi, yalnız sokağa çıkmaktan, kapalı bir yerde (otobüs veya sinema salonu) sıkışıp kalmaktan, çıkamamaktan duyulan aşırı korkudur. Böyle durumlarda bireyler, panik atağı geçireceğinden veya utanılacak bir duruma düşeceklerinden ve yardım alamayacaklarından aşırı korku duyarlar. Bu durumlardan kaçınırlar veya güvenlik sağlayıcı davranışları devreye sokarlar (biriyle dışarı çıkmak, kapıya en yakın yerde oturmak gibi).

Panik Bozukluk Nedenleri Nelerdir?

Diğer ruhsal rahatsızlıklarda olduğu gibi panik bozukluğun etiyolojisinde ruhsal ve biyolojik etkenler birlikte etkileşerek rol oynamaktadırlar.

Bedensel duyumların yanlış yorumlanması ve felaketleştirilmesi gibi çarpıtmaların korkuyu tetikleyerek tam bir atağı başlatması, ayrılık anksiyetesi veya öfkeden duyulan rahatsızlık gibi etkenler ve ölüm korkusu gibi etmenler ruhsal etkenleri oluşur.

Panik Bozukluk Belirtileri Nelerdir?

Panik atağı sırasında hasta aşırı endişeli görünmektedir. Telaşlı konuşur ya da  konuşamaz. Zihni bulanık gibidir. Kendini garantiye almak için bir yere oturur veya donup kalır. Düşünce içeriğinde bayılacağı, öleceği, ölmesine neden olacak ağır bir hastalık geçirmekte olduğu yer alır. Panik atağı dışındaki zamanlarda tekrar panik atağı geçireceğine dair düşünceleri olur. Atak sırasında (normalde veya başka bir hastalık nedeniyle olmayan) aşırı terleme, yüz kızarıklığı, kan basıncının ve nabzın yüksekliği, ellerde titreme ve hızlı soluk alıp verme görülebilir. Ataklar dışındaysa tamamen normal görünür.

Panik Bozukluk Tedavisi Nedir?

İlaç ve psikoterapi oldukça tedavide oldukça etkilidir ve tam düzelme sağlanabilmektedir. Hastalığın sıklığı, tanısı, oluş mekanizmalarının açıkça anlatıldığı ruhsal eğitimin tedavide  önemli bir etkisi vardır. Hastalık belirtileri düzeldikten sonra tedaviye doktor önerdiği sürece devam edilmelidir.

Bu belirtilerin çoğundan şikayetçi iseniz bu durumda aile hekiminize ya da bir psikiyatri polikliniğine başvurmanızı öneririz.

hsgm ruh sal travmaKişiyi aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağandışı ve beklenmedik olayların yol açtığı etkilere ruhsal travma diyoruz. İnsan hayatında sıkıntı ve üzüntü yaratan pek çok olay olur, ancak bunların tümü ruhsal travma ortaya çıkarmaz. Savaşlar, patlamalar, doğal afetler (deprem, sel, yangın gibi), işkence, tecavüz, kazalar, şiddet olayları ruhsal travmaya neden olabilir.

Yaşanılan bir olayın ''ruhsal travma'' olarak adlandırılabilmesi için;

  • Kişinin gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma, kendisi veya başkasının fizik bütünlüğüne karşı bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmiş olması,
  • Bu olay karşısında aşırı korku, dehşete düşme, çaresizlik tepkileri gibi vermiş olması gerekir.

Her travmatik olayın etkisi de, kişiler için aynı değildir. Travmaya yüklenen anlam, kişinin geçmiş yaşantıları, stresle başa çıkma kapasitesi, sosyal desteği ve genetik yapısı da travma üzerine belirleyici faktörlerdir.

Travma çok çeşitli psikiyatrik belirti ve hastalıklara yol açabilir. Akut Stres Tepkisi, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), Travmatik Yas, Depresyon, Alkol-Madde Kullanım Bozuklukları, Anksiyete ve Duygudurum Bozuklukları, Psikotik bozukluklar gibi tablolar travmadan sonra ortaya çıkabilir.

Travma Sonrası Stres Hastalığı Belirtileri:

1- Yeniden Yaşama Belirtileri:
Bu grupta yer alan belirtiler; kişinin travmatik olayı elinde olmadan tekrar tekrar anımsaması, olayla ilgili kabuslar görmesi, bazen olayı yeniden yaşıyor gibi hissetmesi, olayı hatırlatan durumlarla karşılaştığında yoğun psikolojik sıkıntı duyması ve/veya fiziksel tepkiler yaşamasıdır.

2- Kaçınma-Küntleşme Belirtileri:
Kişi olayı hatırlatan yer, durum, konuşma, hatta duygu ve düşüncelerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışır. Olayı hatırlamak büyük bir sıkıntı, acı ve korku hissine yol açtığı için kişi olayı hatırlatan yerlere gitmez, bu konulardan bahsetmez veya konuşulan yerlerden uzak durur.

3- Artmış Uyarılmışlık Belirtileri:
Bu grupta yer alan belirtiler; kişinin uykuya dalmada ya da uykuyu sürdürmede güçlük çekmesi, çabuk sinirlenme hali ve öfke patlamaları yaşaması, kendini sürekli tetikte hissetmesi, aşırı irkilme tepkileri vermesi, yoğunlaşma ve dikkat güçlükleri yaşamasıdır. Çoğu travmayı yaşamış kişiler uyku probleminden şikâyet ederler. Akşamları uykuya dalmakta zorluk çekerler ve geceleri sürekli ter içerisinde ve şiddetli kalp çarpıntısıyla uyanırlar. Sabahları kendilerini yorgun hissederler, bitkindirler ve konsantre olmakta güçlük çekerler. Ayrıca çoğu kişi travma öncesinden çok daha çabuk uyarıldıklarını ve genellikle küçük şeyler nedeniyle bile öfke patlamaları yaşadıklarını bildiriyorlar

Tedaviler

Travma sonrası stres hastalığının tedavisinde hem ilaçların hem de psikolojik tedavilerin etkili olduğu gösterilmiştir. Travmatik olaydan herkesin aynı oranda etkilenmediği açıktır. Travmayla ilgili az sayıda ruhsal belirtisi olsa da hayatı çok fazla etkilenmemiş birçok insan vardır. Bazı kişiler için ise travmatik stres belirtileri iş ve sosyal hayatı çok ciddi biçimde engelliyor olabilir. Bu nedenle travmanın etkilerinin giderilmesi için herkesin ihtiyacına göre farklı tedavi yaklaşımları planlanmalıdır:

Ruhsal travmanın etkileri tedavi edilebilir durumlardır. Yardım aramaktan kaçınmamak ise tedavinin ilk basamağıdır.

Lütfen kendinizde veya yakınlarınızda travma ile ilgili ruhsal sorunlar gözlüyor iseniz, bu konuda danışmanlık ve bilgi alabileceğiniz merkezlere başvurunuz.

 

hsgm resim 2Özgül Öğrenme Güçlüğü(ÖÖG); zekası normal / normalin üstünde bir çocuğun iyi eğitim alıyor olmasına rağmen okuma-yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir.

Sıklık Yaygınlık

Araştırmalar öğrenme güçlüğünün erkek çocuklarda daha sık rastlandığı görülmüştür. Yaygınlık ile ilgili rakamlar farklılık göstermesine rağmen öğrenme güçlüğü olan çocukların sayısının özel eğitimdeki en büyük grup olduğu ve özel eğitimde yaklaşık olarak % 50’lik bir dilimi kapsadığı belirtilmektedir.

Belirtileri Nelerdir?

Özgül Öğrenme Güçlüğü(ÖÖG) genellikle ilkokul döneminde fark edilebilmekle birlikte belirtilerini 3 ana başlıkta inceleyebiliriz;

Okuma yazma alanında; 

  • Okurken ya da yazarken harflerin ya da sayıların yönünü ters yazma, kelimeleri sondan başa doğru, sanki aynadan görüyormuş gibi yazma
  • Kelimeleri tersten okuyup yazma ( ev yerine ve gibi )
  • Harf atlayarak, kelimeyi eksik yazma, noktalı ve noktasız harfleri yanlış yazma 
  • Okurken ya da yazarken harf karıştırma ( b yerine d gibi )
  • Okurken sıklıkla bulunduğu yeri kaybetme ya da satır atlama
  • Yazı yazarken çok çabuk yorulma thumb shutterstock 774741679

Matematik alanında;  

  • Sayıları ve matematik sembollerini öğrenememe
  • Basit işlemleri öğrenememe
  • Problemleri anlayıp işleme geçirmekte güçlük
  • Çarpım tablosunu ezberlemekte zorlanma

Diğer alanlarda;

  • Dün / Bugün / Yarın gibi zaman kavramlarını zor öğrenme, doğru kullanamama
  • Saati zor öğrenme
  • Sağını solunu öğrenememe
  • Ayları, günleri, alfabenin harflerini doğru sırasıyla öğrenememe
  • Yaşadığı bir olayı, seyrettiği bir filmi sırasıyla aktaramama
  • Çevreyi çok iyi tanıdığı halde yön bulmada güçlük çekme
  • Masanın üzerinde ya da çekmecede duran gözünün önündeki eşyayı bulamama vb. belirtiler görülüyorsa çocuğun Özgül Öğrenme Güçlüğü bakımından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Çocuğumda ÖÖG Olduğundan Şüpheleniyorsam Ne yapmalıyım?

Özgül Öğrenme Güçlüğü(ÖÖG) zihinsel gerilik değildir. ÖÖG olan çocukların genel zihinsel performansları normal olmasına karşın okuma-yazma veya matematik alanlarında sorunlar yaşadıkları görülmektedir.

Eğer çocuğunuzda ÖÖG olduğunu düşünüyorsanız en yakın Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Uzmanına başvurunuz. Unutulmamalıdır ki, erken tanı ve müdahale için ayrıntılı değerlendirme ve uzman görüşü oldukça önemlidir.

trsm2TRSM’ler, kendisine bağlanmış coğrafi bölgedeki ağır ruhsal rahatsızlığı olan hastaların (özellikle şizofreni hastaların) ve ailelerin bilgilendirildiği, hastanın ayaktan tedavisinin yapıldığı ve takip edildiği; rehabilitasyon, psikoeğitim, iş-uğraş terapisi, grup veya bireysel terapi gibi yöntemlerin kullanılarak hastanın toplum içinde yaşama becerilerinin artırılmasını hedefleyen, psikiyatri klinikleri ile ilişki içinde çalışan ve gerektiğinde mobilize ekiplerle hastanın yaşadığı yerde takibini yapan birimler olarak planlanmıştır. Bu sayede TRSM’ler ağır ruhsal bozukluğu olan hastalar için verilen hizmetin ana düzenleyicisi ve kontrol merkezi olmaktadır. Merkezin ekibi ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, hemşire, iş uğraşı terapisti yada usta öğretici, tıbbi sekreter, idari ve teknik personel, şoför, temizlik elemanı ve güvenlik görevlisinden oluşmaktadır.

Ülkemizde 78 ilde 163 TRSM aktif olarak hizmet vermekte olup, hedefimiz 236 TRSM’ye ulaşmaktır.

 

 

Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri (TRSM) İletişim Bilgileri

NO

İL

TRSM ADI

ADRES

TELEFON

1.        

ADANA

ÇUKUROVA TRSM

BELEDİYEEVLERİ MAH. TURGUT ÖZAL BUL.NO:230 ÇUKUROVA/ADANA

03222480026

05532672720

  1.  

ADANA

SEYHAN TRSM

YENİBARAJ HACI ÖMER SABANCI CAD. SEYHAN/ADANA

03223215752/1615

  1.  

ADANA

SARIÇAM TRSM

GÜLTEPE MAH.636 SOK. (ÖMER KANAT BİLEN İLKOKULU  YANI) SARIÇAM/ADANA

03223413430

  1.  

ADANA

KOZAN TRSM

KARACAOĞLAN MAH. TURGUR ÖZAL BUL. NO:151 KOZAN/ADANA

05495162025

  1.  

ADANA

MEYDAN TRSM

MEYDAN, KIBRIS CD. 5/A, 01070 SEYHAN/ADANA

(0322) 433 32 73

  1.  

ADIYAMAN

ADIYAMAN TRSM

ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 82. YIL EK 1 HİZMET BİNASI MERKEZ ADIYAMAN

04162161015/3142

  1.  

AFYON

KARAHİSAR

AFYONKARAHİSAR TRSM

ALİ ÇETİNKAYA MAH. ATATÜRK CAD. NO:12 MERKEZ/AFYONKARAHİSAR

02722133960

  1.  

AĞRI

DOĞUBAYAZIT TRSM

AĞRI YOLU ÜZERİ 4.KM YILANLI KÖYÜ DOĞUBAYAZIT/AĞRI

04723126047

  1.  

AĞRI

MERKEZ TRSM

AĞRI DEVLET HASTANESİ KARAKÖSE EK HİZMET BİNASI GİRİŞ KAT

05468774821

  1.  

AĞRI

PATNOS TRSM

BİTLİS BULVARI 04500 YALÇINKAYA KÖYÜ/PATNOS/AĞRI

04726161556/1863

  1.  

AKSARAY

AKSARAY TRSM

AKSARAY DEVLET HASTANESİ TOPLUM RUH SAĞLIĞI MERKEZİ , ZAFER MAHALLESİ , NEVŞEHİR CADDESİ AKSARAY/MERKEZ

03822129100

  1.  

AMASYA

AMASYA TRSM

BAHÇELER İÇİ MAH.YENİÇERİ CAD.NO:36 AMASYA

03582184002

  1.  

ANKARA

KEÇİÖREN TRSM

GENERAL TEVFİK SAĞLAM CD. ESERTEPE MAH.  ŞEHİT VELİ KARA SK. NO:13 KEÇİÖREN

03123230077

  1.  

ANKARA

ETİMESGUT TRSM

 İSTASYON MAH.ALAN SK.25/A ETİMESGUT 03122433318
  1.  

ANKARA

DIŞKAPI TRSM  İRFAN BAŞTUĞ CD. KAVACIK SUBAYEVLERİ MAH.97/A KEÇİÖREN 03123186610
  1.  

ANKARA

SİNCAN TRSM

 GOP MAH.ŞEHİT ADEM PAMUKÇU SK.NO:18 SİNCAN 03122737871
  1.  

ANKARA

 ANDİÇEN TRSM

 MAHMUT ESAT BOZKURT CD.AHMET ANDİÇEN KANSER ARAŞTIRMA TANI TEDAVİ MERKEZİ 06420 ÇANKAYA 03124340990/91/6313
  1.  

ANKARA

BAHÇELİEVLER TRSM

 AZERBEYCAN CD.NO:43 BAHÇELİEVLER ÇANKAYA 03122125988
  1.  

ANKARA

NUMUNE TRSM

 GAYRET MAHALLESİ AŞIK ÇELEBİ SOKAK NO:7 YENİMAHALLE /ANKARA 03123431120

03123431100

03123431110

  1.  

ANKARA

YENİMAHALLE TRSM

 YENİBATI MAH.YENİBATI VİLLALARI 2407.SOK NO:3 BATIKENT YENİMAHALLE

03125872460

  1.  

ANTALYA

AŞIR AKSU TRSM                       

BURDUR YOLU ÜZERİ KEPEZ/ANTALYA

02422510788

  1.  

ANTALYA

ANTALYA ATATÜRK DEV. HST. TRSM

ÜÇGEN MAH. ANAFARTALAR CAD. 07040 MURATPAŞA/ANTALYA

02423454550

  1.  

ANTALYA

ALANYA TRSM

KIZLARPINARI MAH. 1515 SOK. NO:5 ALANYA/ANTALYA

02425134843

  1.  

ANTALYA

MANAVGAT TRSM

OTOGAR MEVKİ SORGUN MAH. KEMER CAD. NO:21 MANAVGAT/ANTALYA

02427424464

  1.  

ANTALYA

KUMLUCA TRSM

KUM MAH. MEZARLIKLI KUM SOK. NO:29-1 KUMLUCA/ANTALYA

02428871480/265

  1.  

ARDAHAN

ARDAHAN TRSM

İNÖNÜ MAH. SU GÖZE MEVKİİ GÖLE YOLU ÜZERİ,ARDAHAN DEVLET HASTANESİ ZEMİN KATI,  ARDAHAN/MERKEZ

04782113044/10-23

  1.  

ARTVİN

ARTVİN TRSM

YENİ MAHALLE DEVLET LOJ. KAT:1/NO:1 ARTVİN MERKEZ

04662125077

  1.  

AYDIN

AYDIN TRSM

HASAN EFENDİ MAHALLESİ KIZILAY CAD. NO:13(AYDIN DEVLET HASTANESİ  EK BİNASI) EFELER/AYDIN

0256 213 90 00/2018/2015

  1.  

AYDIN

NAZİLLİ TRSM

CUMHURİYET MAH. 228 SOKAK NO:2(DENİZLİ KARAYOLU ÜZERİ ESKİ SSK HASTANESİ BAHÇESİ)NAZİLLİ/AYDIN

02563134902

  1.  

AYDIN

SÖKE TRSM

KONAK MAH. BAYGÜR SOKAK(  ESKİ DİŞ HASTANESİ) 09200 SÖKE/AYDIN

02565184166

  1.  

AYDIN

KUŞADASI TRSM

Türkmen mah. Bayraklı Dede Mevkii Hülya Koçyiğit Blv- Kuşadası / Aydın

0-256-618 24 14

  1.  

BALIKESİR

BALIKESİR TRSM

TURGUT SOLAK EK HİZMET BİNASI DUMLUPINAR MH.KOCA OKUL SK.NO.28/9 KARESİ/BALIKESİR

02662396000

  1.  

BALIKESİR

BANDIRMA TRSM

SUNULLAH MH.LALELİK MEVKİ DİŞ HASTANESİ YANI  ESKİ SSK HASTANESİ BANDIRMA/BALIKESİR

02667381403

  1.  

BALIKESİR

ATATÜRK ŞEHİR HASTANESİ TRSM

DUMLUPINAR, KOCA OKUL SK. 28-10, 10010 BALIKESİR MERKEZ/BALIKESİR

0266 460 40 00

  1.  

BARTIN

BARTIN TRSM

TUNA MAHALLESİ TÜRBE YOLU ÇIKMAZ SOKAK NO:14 (TUNA ASM YANI) MERKEZ/BARTIN

03782283645

  1.  

BATMAN

BATMAN TRSM

ÜLTEPE MAH. DEMOKRASİ BULVARI ESKİ DEVLET HAS. BAHÇESİ NO :1 MERKEZ/BATMAN

04882211328

  1.  

BAYBURT

BAYBURT TRSM

ŞİNGAH MAHALLESİ, İBNİ SİNA CD. NO:20, 69000 MERKEZ/BAYBURT

04582119191

  1.  

BİLECİK

BİLECİK TRSM

ERTUĞRULGAZİ MAH. TARLABAŞI SOKAK NO:11040                         MERKEZ/BİLECİK

02282121036

  1.  

BİLECİK

BOZÜYÜK TRSM

4 EYLÜL MAH.892 SOKAK NO:1

DİŞ HASTANESİ 1.KATI     BOZÜYÜK/BİLECİK

02283143710/3166

  1.  

BİNGÖL

BİNGÖL TRSM

YENİŞEHİR MAH. YENİŞEHİR DEVLET HASTANESİ EK BİNA YANI MERKEZ/BİNGÖL

04262142217/351

  1.  

BİTLİS

BİTLİS TRSM

5 MİNARE MAH. BİTLİS DEVLET HASTANESİ, TOPLUM RUH SAĞLIĞI MERKEZİ KAT:1

04342468420/1662

  1.  

BOLU

BOLU TRSM

GÖLYÜZÜ MAHALLESİ ÇAYIRPINAR SOKAK( ESKİ MİT BİNA VE LOJMANLARI ​)

03742128024

  1.  

BURDUR

BURDUR TRSM

ATATÜRK MAH.FETHİYE YOLU 7. KİLOMETRE KEMAL ERDEM BULVARI (ESKİ KADIN DOĞUM HASTANESİ)

02482334707

  1.  

BURSA

ÇEKİRGE TRSM

Hüdavendigar mah. İkinci nazlı cd. Hastane blok.

No:30 Osmangazi

02242393636

  1.  

BURSA

YILDRIM TRSM

Bağlaraltı mah. 1. cad no 96/A YILDIRIM

02243411879

  1.  

BURSA

NİLÜFER TRSM

Görükle göçmen konutları Kurutluş mah. Halide edip adıvar cad. No: 18 Nilüfer

8002100/2332

  1.  

BURSA

OSMANGAZİ HÜRRİYET TRSM

İstiklal Mah.Edirne Şehitleri Sok. No:16 Osmangazi/BURSA

0-224-245 14 82

  1.  

BURSA

GEMLİK TRSM

Hisar Mah Pınar sok no :12 Gemlik

02245130874

  1.  

ÇANAKKALE

ÇANAKKALE TRSM

ESENLER MAH. ÇANAKKALE DEVLET HASTANESİ  EK BİNA MERKEZ/ÇANAKKALE

02862171088/5282-5283

  1.  

ÇANKIRI

ÇANKIRI TRSM

AKSU MAHALLESİ, ÖĞRETMENLER CADDESİ, NO:12

(ESKİ DEVLET HASTANESİ)

03762131098

  1.  

ÇORUM

ÇORUM TRSM

BAHÇELİEVLER MH. GAZİ CD. NO:84 MERKEZ-ÇORUM

05303434123

03642230300/3602

03642230356

  1.  

DENİZLİ

​SERVERGAZİ TRSM

​BAHÇELİEVLER MH. 3096 SK. NO:4 MERKEZEFENDİ/DENİZLİ

​02583613232-5500

  1.  

DENİZLİ

​DENİZLİ TRSM

GERZELE MH. GERZELE CD.N​O:62 MERKEZEFENDİ/DENİZLİ

02583737338

  1.  

DİYARBAKIR

DİYARBAKIR TRSM

DR. ŞEREF İNAL ÖZ CD. SELAHADDİN EYYUBİ HASTANESİ (ESKİ GÖĞÜS HASTANESİ POLİKLİNİĞİ) YENİŞEHİR/DİYARBAKIR

04122285430/1556-1558-1562

  1.  

DÜZCE

DÜZCE TRSM

KOÇYAZI MAHALLESİ 2400. SOKAK METEK TOKİ KONUTLARI MERKEZ-DÜZCE

03805143586

  1.  

EDİRNE

MERKEZ TRSM

SARICAPAŞA MAH. ÇUKUR SK. ESKİ DEVLET HASTANESİ EDİRNE

02842145510/2205

  1.  

EDİRNE

KEŞAN TRSM

YUKARI ZAFERİYE MAH. İMAMHATİP LİSESİ ALT KATI KEŞAN/EDİRNE

02847143434/165

  1.  

ELAZIĞ

ELAZIĞ TRSM

İCADİYE MAH. YAKUP ŞEVKİ CAD. NO: 39  ELAZIĞ

04242129744

  1.  

ERZİNCAN

ERZİNCAN TRSM

BAHÇELİEVLER MAH. ADNAN MENDERES BULVARI NO:1 MERKEZ/ ERZİNCAN

04462241685

  1.  

ERZURUM

ERZURUM TRSM

Çaykara Caddesi Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ek Hizmet Binası Yakutiye ERZURUM

04422321164

  1.  

ESKİŞEHİR

ESKİŞEHİR TRSM

Yunus Emre Devlet Hastanesi Zübeyde Hanım Yerleşkesi

 0-222-224 20 00

  1.  

GAZİANTEP

ŞAHİNBEY TRSM

MÜCAHİTLER MAH. ALİ FUAT CEBESOY BULVARI ŞEHİTKAMİL

03422210709

  1.  

GAZİANTEP

ŞEHİTKAMİL TRSM

EYÜP SULTAN MAH. MERVEŞEHİR UZAY ÇATILI PAZAR YERİ ARKASI ŞEHİTKAMİL

03423242270

  1.  

GAZİANTEP

NİZİP TRSM

MEVLANA MAHALLESİ, SEYİT HASAN SOKAK  NİZİP/GAZİANTEP

03425175400

  1.  

GAZİANTEP

DR.ERSİN ASLAN TRSM

Eyüpoğlu Mahallesi, Hürriyet Cd. No:40, 27010 Şahinbey/Gaziantep

0-342 221 07 00

  1.  

GİRESUN

GİRESUN TRSM

TEYYAREDÜZÜ MAHALLESİ.ATATÜRK BULVARI.NO:325

04542700071

  1.  

GÜMÜŞHANE

GÜMÜŞHANE TRSM

GÜMÜŞHANE DEVLET HASTANESİ ÖZCAN MAHALLESİ DALTABAN MEVKİİ MERKEZ/GÜMÜŞHANE

04562131556/1651

  1.  

HAKKARİ

YÜKSEKOVA TRSM

23 NİSAN CADDESİ ADLİYE ARKASI ESKİ DEVLET HASTANESİ BİNASI

04383514944

  1.  

HATAY

ANTAKYA TRSM

AKASYA MAH. E7 SK. 2. ETAP TOKİ ARKASI NO:23 ANTAKYA/HATAY

03262216090

  1.  

HATAY

İSKENDERUN TRSM

NUMUNE MAH. İSKENDERUN DEVLET HASTANESİ YENİ BİNA İSKENDERUN/HATAY

03266182424

  1.  

HATAY

KIRIKHAN TRSM

Mimar Sinan Mah.719 Sok.No:5 Kırıkhan/Hatay

0-326-344 60 03

  1.  

HATAY

REYHANLI TRSM

Yeni Mah.128 Sok.No:18 Reyhanlı/Hatay

0-326-413 10 50

  1.  

ISPARTA

ISPARTA TRSM

DOĞANCI MAH. YOKUŞ BAŞI SOK. NO:34  32100

MERKEZ/ISPARTA

02462115480

02462115485

  1.  

İSTANBUL

ŞİŞLİ TRSM (NİŞANTAŞI)

VALİ KONAĞI CAD. MÜFİDE TÜLAY SOK: NO:31 /ŞİŞLİ

02122961943

  1.  

İSTANBUL

BAKIRKÖY TRSM

ZUHURAT BABA MAH. BAKIRKÖY  RUH SAĞLIĞI VE SİNİR HASTALIKLARI E.A.HASTANESİ BAKIRKÖY

02124091515/2339

  1.  

İSTANBUL

EYÜP TRSM

SARIGÖL MAH. ORDU CAD. ÇINARCIK SK. NO:58 GAZİOSMANPAŞA

02124184848

  1.  

İSTANBUL

BAHÇELİEVLER TRSM

KOCASİNAN MAH. GÜNEŞLİ CAD. NO:28 /BAHÇELİEVLER

02124745422

  1.  

İSTANBUL

FATİH TRSM

FEVZİ PAŞA CAD. NO: 96 YAVUZ SELİM /FATİH

02125315104

  1.  

İSTANBUL

KAĞITHANE TRSM

ÇAĞLAYAN, BAHAR SK. NO:49, 34403, 34403 KÂĞITHANE/İSTANBUL

021229413 73

  1.  

İSTANBUL

KÜÇÜKÇEKMECE TRSM

FEVZİ ÇAKMAK MAH. AHMET KOCABIYIK SOK. NO:20 SEFAKÖY/ KÜÇÜKÇEKMECE

02125413153

  1.  

İSTANBUL

ZEYTİNBURNU TRSM

ÇIRPICI MAH. PROF. DR. TURAN GÜNEŞ CAD. NO: 159/1-A ZEYTİNBURNU

02125587856

  1.  

İSTANBUL

ESENLER TRSM

GENÇOSMAN MAH. ÇİNÇİN DERESİ CAD. YEŞİM SOK. NO:3 KAT 4 GÜNGÖREN

02126107517

  1.  

İSTANBUL

GÜNGÖREN TRSM

SANAYİ MAH. PİYALE SOK. NO:16 GÜNGÖREN

02126422615/15

  1.  

İSTANBUL

BAĞCILAR TRSM

BARBOROS MAH. 6/1 SOKAK/ BAĞCILAR

02126575780

  1.  

İSTANBUL

ESENYURT TRSM

CUMHURİYET MAHALLESİ NAZIM HİKMET BULVARI  439.SOKAK 347 ADA 4 PARSEL/ESENYURT  

02128525824

  1.  

İSTANBUL

KADIKÖY

19 MAYIS MAHALLESİ SİNAN ERCAN CAD. NO:29 34736 KADIKÖY

02163025959/341

  1.  

İSTANBUL

BEYKOZ

PAŞABAHÇE MAH. BEYAZ ERGUVAN CAD. NO:3/1 BEYKOZ

02163232503

  1.  

İSTANBUL

TUZLA

MİMAR SİNAN MAH. EMİROĞLU CAD. HAKAN SOK. NO:2 TUZLA

02164231759/151

  1.  

İSTANBUL

MALTEPE

FEYZULLAH MAH. OĞUZHAN CAD. NO:14  MALTEPE

02164574400

  1.  

İSTANBUL

PENDİK

TOP SELVİ MAH. REFAH SOK. NO:14 KARTAL

02164737284

  1.  

İSTANBUL

KARTAL

UĞUR MUMCU MAH. ŞEYH ŞAMİL CAD. KARTAL BELEDİYESİ YAŞAM KALİTESİNİ YÜKSELTME MERKEZİ GİRİŞ KAT / KARTAL

02164751770

  1.  

İSTANBUL

SULTANBEYLİ

Sorumlu Hekim

Hatice Kaya Yılmaz

ADRES: MECİDİYE MAH. FATİH BULVARI NO: 456 SULTANBEYLİ

0216 496 35 24

  1.  

İSTANBUL

ÜSKÜDAR

BEYLERBEYİ MAH. ŞEMSİ BEY SOK. NO:7 BEYLERBEYİ / ÜSKÜDAR

02165579102

  1.  

İSTANBUL

ÇEKMEKÖY

ÇAMLIK MAH. BAHAR SOK. NO:19/ ÇEKMEKÖY

02166417740/41

  1.  

İSTANBUL

SARIYER 

BAHÇEKÖY MERKEZ MAH. VALİDE SULTAN CAD. NO:34/ SARIYER

032344442003/2007

  1.  

İSTANBUL

BAĞCILAR MEYDAN TRSM

Yavuz Selim Mah.1024 Sok.Cevahir Apt(Saraybosna Parkı Karşıcı)Bağcılar/İstanbu

0-212-434 54 42

  1.  

İZMİR

KATİP ÇELEBİ TRSM

ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ BASIN SİTESİ - İZMİR 

02322434343/3141/1041

  1.  

İZMİR

BOZYAKA TRSM

BAHAR MAH. SAİM ÇIKRIKCI CAD. NO:59, 35170 BOZYAKA/İZMİR

02322505050/6024

  1.  

İZMİR

ÇİĞLİ TRSM                        

1013 SOK. NO:42 ATATÜRK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ ÇİĞLİ/İZMİR

02323767860

  1.  

İZMİR

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ TRSM

EGE ÜNİVERSİTESİ. RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANA BİLİM DALI BİNASI BORNOVA/İZMİR

02323902490

02323902475

  1.  

İZMİR

BUCA TRSM

KARANFİL MAH. 1111 SOK. NO:10 (ÇİMENTAŞ SEMT POLİKLİNİĞİ ALT KAT) BUCA/İZMİR

02324205555

  1.  

İZMİR

MENEMEN TRSM

MENEMEN DEVLET HASTANESİ.  C BLOK MENEMEN/İZMİR

02324443518/1283

  1.  

İZMİR

TEPECİK TRSM 

SÜMER MAH. 453 SOK. NO:2 KONAK/İZMİR (ESKİ KONAK DOĞUMEVİ)

02324890909/232-355

  1.  

İZMİR

TİRE TRSM   

ATATÜRK MAH. SABİHA GÖKÇEN CAD. 9/B TİRE/İZMİR

02325001522

  1.  

İZMİR

ÖDEMİŞ TRSM

ANAFARTALAR MAHALLESİ, SARAÇOĞLU CADDESİ NO:120, ÖDEMİŞ/İZMİR

02325445113/136

  1.  

İZMİR

KEMALPAŞA TRSM

SOĞUKPINAR MAH. 256 SOK. NO:2/7 KEMALPAŞA/İZMİR

02328786707

  1.  

İZMİR

BERGAMA TRSM

FATİH MAH.SOMA ASFALTI, KONFOR APT. NO:50 BERGAMA/İZMİR

02326315828

  1.  

İZMİR

TORBALI TRSM

YEDİEYLÜL MAH.EKOTEN CAD.NO:2 TORBALI/İZMİR

0-232-856 62 70

  1.  

İZMİR

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

KAZIMDİRİK, EGE ÜNV. HST. NO:9, 35100 BORNOVA/İZMİR

0 232  388 10 23

  1.  

K.MARAŞ

ŞİRİKÇİOĞLU TRSM

KAYABAŞI MAH. ŞEHİT İLBEYİ CAD. NO:40

DULKADİROĞLU/K.MARAŞ

03442219452

  1.  

K.MARAŞ

ELBİSTAN TRSM

ELBİSTAN DEVLET HASTANESİ

KARAELBİSTAN MAH.

ELBİSTAN/K.MARAŞ

03444134979

  1.  

K.MARAŞ

AFŞİN TRSM

AFŞİN DEVLET HASTANESİ YANI

YEŞİLYURT MAH. TOKİ YOLU ÜZERİ

AFŞİN/K.MARAŞ

03445115305/1038

  1.  

KARABÜK

KARABÜK TRSM

BAYIR MAH. KEMAL GÜNEŞ CAD. NO:139 KARABÜK

03704242574

  1.  

KARAMAN

KARAMAN TRSM

ÜNİVERSİTE MH. 1984 SK. NO:1 KARAMAN DEVLET HASTANESİ

03382263190

  1.  

KARS

HARAKANİ TRSM

Yenişehir Mahallesi, İsmail Aytemiz Blv. No:55, 36200 Merkez/Kars Merkez/Kars

0-474-212 56 68

  1.  

KASTAMONU

KASTAMONU TRSM

SARAÇLAR MAH. ESKİ ARAÇ YOLU SOKAK ESKİ TURAŞ OTEL 2. KAT

05302313375

  1.  

KAYSERİ

TRSM-1/MEYDAN

SERÇEÖNÜ MAH.AHMETPAŞA CAD. NO:6 KOCASİNAN/KAYSERİ

03523368888/1072

  1.  

KAYSERİ

TRSM-2/ERKİLET

ORUÇREİS MAH. ERKİLET BULVARI HUZUREVİ YANI

ERKİLET/KAYSERİ

035233688884/4257

  1.  

KIRIKKALE

KIRIKKALE TRSM

YENİŞEHİR MAH. 362 SOK.  NO:61/9 HACIBEY TOKİ/YAHŞİHAN/KIRIKKALE

03182341688

  1.  

KIRKLARELİ

KIRKLARELİ TRSM

KIRKLARELİ DEVLET HASTANESI

02882141043

  1.  

KIRKLARELİ

LÜLEBURGAZ TRSM

EDİRNE BAYIRI MEVKİİ DERE MAH.NO:2

02884171224

  1.  

KIRŞEHİR

KIRŞEHİR TRSM

BAHÇELİEVLER MAHALLESİ

24 ARALIK CADDESİ NO:18

KIRŞEHİR

03862526505

  1.  

KİLİS

KİLİS TRSM

ALBAYKARAOĞLANOĞLU MAHALLESİ

MUSTAFA EREN CADDESİ

ÇELEBİ SOKAK/MERKEZ

03488221277

  1.  

KOCAELİ

DERİNCE TRSM

DUMLUPINAR MAH. CUMHURİYET CAD. NO:24/A

DERİNCE

KOCAELİ

02622294109

  1.  

KOCAELİ

GÖLCÜK TRSM

Çiftlik Mahallesi, Gölcük Devlet Hst. 41650 Gölcük/Kocaeli

0-262-435 76 63

  1.  

KONYA

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TRSM

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ALAEDDİN KEYKUBAT YERLEŞKESİ, TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ E BLOK ZEMİN KAT SELÇUKLU / KONYA

03322244048

  1.  

KONYA

KONYA EAH TRSM

YAZIR MAH. TURGUT ÖZAL CAD. NO:14/C SELÇUKLU / KONYA

03322631450/2517

  1.  

KONYA

NUMUNE TRSM

KUMKÖPRÜ MAH. BÜYÜK KUMKÖPRÜ CAD. NO: A/209 KARATAY / KONYA

03323580033

  1.  

KONYA

EREĞLİ TRSM

SÜMER MAH. KWANJİN CAD. NO: 10 EREĞLİ / KONYA

03327131133/2207

  1.  

KONYA

AKŞEHİR TRSM

SEYRAN MAH. DR. VAHDİ YAMALIK CAD. TRSM YENİ HASTANE YANI AKŞEHİR / KONYA

03328122400/1603

  1.  

KÜTAHYA

KÜTAHYA TRSM

30 AĞUSTOS MAHALLESİ ŞEHİT HARUN KAHYA SOKAK (ESKİ AZOT SİTESİ İÇİ) NO:10

02742241122

  1.  

KÜTAHYA

TAVŞANLI TRSM

KAVAKLI MAHALLESİ SAĞLIK CADDESİ NO:8

TAVŞANLI/KÜTAHYA

02746154678

  1.  

MALATYA

GÖZTEPE 1 NO'LU TRSM

GÖZTEPE MAH. DÜLGEZADE SK. NO:20 BATTALGAZİ/MALATYA

04223118087

  1.  

MALATYA

YEŞİLYURT TRSM

MOLLA KASIM MAH. ALİ AĞA CAD. NO:23 YEŞİLYURT/MALATYA

04224813738

  1.  

MANİSA

MANİSA TRSM

DİLŞİKAR MAH. 906 SOK. NO:2 ŞEHZADELER-MANİSA

02362398597

  1.  

MANİSA

TURGUTLU TRSM

SUBAŞI MAH. SON SOK NO:18   (TURGUTLU DEVLET HASTANESİ BİNASI) TURGUTLU- MANİSA

02363133089/4064

  1.  

MANİSA

AKHİSAR TRSM

RAGIP BEY MAH. 234 SOK: NO:16 AKHİSAR-MANİSA

02364138855

  1.  

MANİSA

SALİHLİ TRSM

SAĞLIK MAH. ŞÜHEDA CAD. NO:45310 SALİHLİ-MANİSA

02367131500

  1.  

MARDİN

MARDİN TRSM

NUR MAHALLESİ VALİ OZAN CADDESİ ESKİ MARDİN DEVLET HASTANESİ EK BİNASI ARTUKLU/ MARDİN

04822902700

  1.  

MARDİN

KIZILTEPE TRSM

TOKi CAD. 9123. SOK. Firdevs apt. altı. No: 5 Aşitti/ Kızıltepe/Mardin

0482312 39 44

  1.  

MERSİN

TOROS TRSM

MESUDİYE MAH. 5103-5122 SOK. NO:22/8 AKDENİZ/MERSİN

03243361866

03243365764

03243372355

  1.  

MERSİN

HÜSEYİN DAĞLI TRSM

ÜNİVERSİTE CAD. 3220 SOK. NO:1 ÇİFTLİKKÖY YENİŞEHİR/MERSİN

03243610389

  1.  

 MERSİN

TARSUS TRSM

REŞADİYE MAH. 3049 SOK. NO: 16 TARSUS/MERSİN

03246221365

  1.  

MUĞLA

MUĞLA TRSM

ŞEHİT ALİ ÇETİN SOKAK NO:14 DÜVEREK MAHALESİ MENTEŞE/MUĞLA

02522160106

  1.  

MUŞ

MUŞ TRSM

SARAY MAHALLESİ BİTLİS YOLU ÜZERİ ESKİ TEKEL DEPOLARI YANI MUŞ /MERKEZ

04362120670

  1.  

NEVŞEHİR

NEVŞEHİR TRSM

M.Akif Ersoy Mah. Yavuz Sultan Selim Cad. Toki 2. Etap Nevşehir Merkez, Nevşehir

03842138839

  1.  

NİĞDE

NİĞDE TRSM

TOPLU KONUT MAH.278.SOK. TOKİ ANADOLU LİSESİ KARŞISI BOR/NİĞDE

03883130155

  1.  

ORDU

ORDU TRSM

ESKİPAZAR KÖYÜ, TOKİ KONUTLARI/ORDU

04522380366

149.                                              

OSMANİYE   

KADİRLİ TRSM

ŞEHİT ORHAN GÖK MAH. ALPARSLAN TÜRKEŞ  BULVARI KADİRLİ/OSMANİYE

03287177777

  1.  

OSMANİYE

OSMANİYE TRSM

KAZIM KARABEKİR MAH. MUSA ŞAHİN BULVARI NO:5/7 MERKEZ/ OSMANİYE

03288260130

  1.  

RİZE

RİZE TRSM

EMİNETTİN MAHALLESİ VALİLİK KARŞISI RİZE DEVLET HASTANESİ -2. KAT MERKEZ/RİZE

04642130500/1441

  1.  

SAKARYA

SAKARYA TRSM

VATAN MAH. SÜLEYMAN BİNEK CAD. NO:38/40 SERDİVAN/SAKARYA

02643736227

  1.  

SAMSUN

GAZİ TRSM

YENİDOĞAN MH. AZİZİYE CD.

NO:86 İLKADIM / SAMSUN

03623113030/1733

  1.  

SAMSUN

PELİTKÖY TRSM

BÜYÜK OYUMCU MH. ŞENTEPE CD. NO: 71 PELİTKÖY / ATAKUM/ SAMSUN

03624590045

  1.  

SAMSUN

BAFRA TRSM

ALPARSLAN MH. DENİZ SK. BAFRA / SAMSUN

03625440474

  1.  

SAMSUN

ÇARŞAMBA TRSM

KİRAZLIKÇAY MH. DEĞİRMENBAŞI CD. ÇARŞAMBA / SAMSUN

03628322244

  1.  

SİİRT

SİİRT TRSM

KOOPERATİF MAH.NİHAT AYKUT CAD.EMİR YAPI NO:44/ E   SİİRT

04842901494

  1.  

SİNOP

SİNOP TRSM

KORUCUK KÖYÜ TRAFO MAH. 32/1 MERKEZ/SİNOP

03682714485

  1.  

SİVAS

SİVAS TRSM

KADIBURHANEDDİN MAH. DEMİRYOLU CAD. NO:7 SİVAS/ MERKEZ (ESKİ DEMİRYOLU HASTANESİ)

03462258080/106

  1.  

ŞANLIURFA

MEHMET AKİF İNAN EAH TRSM

AHMET YESEVİ MH. AÇIKSU CD. DEVTEŞTİ SEMPT POLİKLİNİĞİ KAT:2

04143186500/4733

  1.  

ŞANLIURFA

VİRANŞEHİR TRSM

ŞANLIURFA İLİ VİRANŞEHİR İLÇESİ VİRANŞEHİR DEVLET HASTANESİ ZEMİN KAT

04145113007/2124

  1.  

ŞANLIURFA

SİVEREK TRSM

ŞANLIURFA İLİ SİVEREK İLÇESİ SİVEREK DEVLET HASTANESİ ZEMİN KAT

04145521246/3227

  1.  

ŞIRNAK

CİZRE TRSM

SUR MAH. BANECIRF MEVKİ CİZRE/ŞIRNAK

04866170410/2060

  1.  

ŞIRNAK

ŞIRNAK TRSM

Bahçelievler Mahallesi, Cizre Cd., 73000 Merkez/Şırnak Merkez/Şırnak

0-486-216 75 00

  1.  

TEKİRDAĞ

TEKİRDAĞ TRSM

ORTA CAMİ MAHALLESİ TEKİRDAĞ DEVLET HASTANESİ EK POLİKLİNİK BİNASI ZEMİN KAT

02822628562

02822625355/1555

  1.  

TEKİRDAĞ

ÇORLU TRSM

MUHİTTİN MAHALLESİ OMURTAK CADDESİ ÇORLU DEVLET HASTANESİ MÜNİR ALKAN EK BİNASI

02826511051

  1.  

TEKİRDAĞ

ÇERKEZKÖY TRSM

İSMET PAŞA MAHALLESİ ORGANİZE EMLAK KONUTLARI YANI 53. SOKAK NO:7 KAPAKLI

02827583722

  1.  

TOKAT

TOKAT TRSM

DOĞUKENT MAH. 4146. SOK. TOKİ SİT. MERKEZ/ TOKAT

03562298580

  1.  

TRABZON

KANUNİ EAH TRSM

 KANUNİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ NUMUNE KAMPÜSÜ İNÖNÜ CADDESİ ORTAHİSAR/TRABZON

04622302301/1779

  1.  

TRABZON

SÜRMENE TRSM

ORTA MAHALLE HÜKÜMET CADDESİ SÜRMENE/TRABZON

04627461935

  1.  

UŞAK

UŞAK TRSM

FEVZİ ÇAKMAK MAHALLESİ 2. ÇELEBİ SOKAK NO:13 UŞAK

02762167003

  1.  

VAN

İPEKYOLU TRSM

BEŞYOL MEVKİİ ESKİ DEFTERDARLIK YANI DOĞUŞ MARKETİ ÜSTÜ KAT:1

04322161946

  1.  

YALOVA

YALOVA TRSM

KAZIM KARABEKİR MH. OVA SK. NO.5 MERKEZ/YALOVA

02263591221

  1.  

YOZGAT

YOZGAT TRSM

TEKKE MAH.ÇAMLIK CAD.66/200 YOZGAT

03542172565

  1.  

ZONGULDAK

ATATÜRK DEV. HST. TRSM

TERAKKİ MH. HASTANE SK. NO: 17 67100 MERKEZ/ZONGULDAK

03722576709

  1.  

ZONGULDAK

ATATÜRK DEV HST. TRSM

BAHÇELİEVLER MH. HASTANE SK. NO: 24 67100 MERKEZ/ZONGULDAK

03722576709

 

TRSM Hizmetleri Nelerdir? Nasıl Müracaat Edilir?

TRSM Hizmetleri Nelerdir?

  • Merkez ile ilgili hasta ve yakınlarına işleyiş ile ilgili bilgi vermek,
  • Hastalara bireysel danışmanlık hizmeti vermek,
  • Merkeze devamı sağlanan hastaların tedavisine düzenli devam edip etmediğini takip etmek,
  • Hastanın bakım planı çerçevesinde gezici ekip tarafından ev ziyaretleri yapılması
  • Grup terapisi yapmak,
  • Psikososyal beceri eğitimi vermek,
  • Hastanın durumuna göre uygun olarak resim, el sanatları, müzik gibi uğraşı tedavileri düzenlemek, 
  • Hasta ve ailelerine psiko-eğitim vermek,
  • Merkeze devamı sağlanamayan hasta veya yakınlarıyla irtibat kurmak ve merkezin hastayla bağlantısını oluşturmak,
  • Toplumun bilgilendirilmesiyle ilgili ve damgalama karşıtı çalışmalar yapmak

Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerine Nasıl Müracaat Edilir?

  • Merkez, kendisine bağlı bölgedeki ağır ruhsal rahatsızlığı olan hastaları tespit eder ve hasta veya ailesi ile telefon yoluyla irtibat kurar. 
  • İl Sağlık Md Ruh Sağlığı Şube ve TSM ile bölgesindeki hasta için birlikte çalışır.
  • Merkez ve uygulamalar konusunda bilgilendirme yapılarak hasta merkeze davet edilir.
  • Merkeze gelemeyecek durumda olan hastalar gezici ekip tarafından ziyaret edilir ve durumları belirlenerek merkeze davet edilir.
  • Merkez hizmetlerinden yararlanmak için, hastanın bizzat kendisi veya hasta yakınları tarafından talep yapılabilir.

hsgm resim 7Sosyal iletişim ve etkileşimdeki kalıcı yetersizlikler, sınırlı/yinelenen davranış örüntüleri, aynılıkta ısrarcılık, rutinlere bağlılık ve duyusal uyaranlara aşırı duyarlılık ya da duyarsızlıkla kendini gösteren ve belirtileri çok yoğun olarak 24 ay ve sonrasında ortaya çıkan bir gelişimsel yetersizliktir.

Sıklık Yaygınlık 

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezi’nin verilerine göre, 2006 yılında her 150 çocuktan 1’inde ve 2012 yılında her 88 çocuktan 1’inde görülürken, 2014 yılında her 68 çocuktan 1’inde görülmektedir. Ayrıca erkeklerde kızlardan 3-4 kat daha fazla görüldüğü bilinmektedir. Fakat erkeklere oranla kızlarda daha ağır seyrettiği ve zeka geriliğinin daha fazla eşlik ettiği bilinmektedir.

Belirtileri Nelerdir?

Her çocukta farklı belirtiler gözlenmekle birlikte genel çerçevede sosyal-iletişimsel yetersizlikler ve tekrarlayıcı davranışlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Farklı yaş gruplarına yönelik belirtileri inceleyecek olursak;

6-9 ay arasında;

  • Babıldamanın (bababa, mamama gibi hece tekrarları)olmaması veya az olması,
  • Karşısında konuşanın yüzüne bakmama,
  • Göz kontağı kurmama ya da kısa süreli kurma(1-2 sn.),
  • Karşısına geçip gülümsediğinizde tepki vermeme,
  • İsmiyle seslenildiğinde bakmama,
  • Kucağa alınma ya da dokunmaya karşı aşırı tepki veya tepkisizlik,
  • Bazı nesnelere/oyuncaklara karşı aşırı ilgi gibi belirtiler gözleniyorsa;thumb shutterstock 529952662

1-3yaş arasında; (Daha önce normal gelişim gözlenen bebeklerde bu dönem itibariyle bazı gelişimsel bozukluklar görülebilmektedir!)

  • Karşılıklı gülümsemenin olmaması,
  • Göz kontağı kurmama ya da kısa süreli bakma(1-2 sn.)
  • İstediği nesneyi işaret parmağıyla göstermeme ya da sizin işaret ettiğiniz nesneye bakmama,
  • İsmiyle seslendiğinizde bakmama,
  • Gecikmiş konuşma, (örn:2 yaşında 2 kelimeden oluşan cümle kuramama)
  • Taklit gerektiren oyunlarda yetersizlik (cee-e, telefonla konuşuyormuş gibi yapma vb.),
  • Takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlar sergileme (el çırpma, dönme, sallanma, parmak ucunda yürüme vb.),
  • Dönen nesnelere, ışıklı ve parlak cisimlere ilgi gösterme,
  • Oyuncaklarla amacına uygun olarak oynamama (oyun kurmak, -mış gibi yapmak yerine sıraya dizme, döndürme gibi sürekli ve kısıtlı şekillerde oynama),
  • Yalnız başına oynamak isteme, yaşıtlarına karşı ilgisizlik,
  • Ağrıya karşı duyarsızlık gibi belirtiler gözleniyorsa;

4-5 yaş arasında ise;

  • Karşılıklı konuşma başlatma ve sürdürmede (selam verme, kısa süreli sohbet vb.) kısıtlılık,
  • Karşısındakinin söylediği kelimelerin aynısını tekrarlama (ekolali) ve ya garip sesler çıkartma,
  • Sembolik oyun kurma becerilerinde yetersizlik (sopadan at yapma, evcilik oyunu gibi –mış gibi yapma gerektiren oyunlar oynamama),
  • Takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlar (el çırpma, dönme, sallanma, parmak ucunda yürüme vb.) sergileme,
  • Rutinlere karşı aşırı bağlılık (her gün aynı kıyafeti giymek, aynı yemeği yemek isteme vb.), değişiklere karşı direnç gösterme gibi belirtiler gözleniyorsa; Otizm Spektrum Bozukluğu açısından değerlendirme yapmak gerekmektedir.

thumb shutterstock 1040626540Çocuğumun OSB Olduğundan Şüpheleniyorsam Ne Yapmalıyım?

Eğer çocuğunuzun Otizm Spektrum Bozukluğu belirtileri gösterdiğini düşünüyorsanız bu durumu zaman kaybetmeden Aile Hekiminizle paylaşmalısınız. Aile hekiminiz bulunduğunuz yerdeki en yakın Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Uzmanına başvurmanız konusunda sizi bilgilendirecektir.

Unutmayın; Erken tanı ve müdahale, çocuğunuzun var olan potansiyelinin en yüksek düzeyde değerlendirilmesi ve gelişimsel destek programlarının etkin bir şekilde uygulanabilmesi bakımından oldukça önemlidir! Erken müdahale programları çocuğun ihtiyaçlarına uygun, sürekli ve nitelikli olduğunda toplumsal uyum becerilerinde ve diğer gelişim alanlarında artış görülebilmektedir.

hsgm resim 4Dünya genelinde kurumsallaşmadan vazgeçilmesi süreçlerinin etkilerine ilişkin aralıksız olarak yıllarca yürütülen araştırmalardan sonra,  toplum temelli hizmet modelinin ruhsal bozukluğu olan bireylere, ailelerine ve bakım veren kişilere sağladığı faydalar artık tartışılmaz bir şekilde kabul görmüştür. Toplum içinde bakım hizmetinin kronik ruhsal hastalığı olan bireyler  (özellikle şizofreni hastaları) için klinik ve sosyal sonuçlarının olumlu olduğuna dair sağlam kanıtlar bulunmasına ek olarak damgalanma ve ayrımcılığın azaldığına, aile memnuniyetinin arttığına ve toplum temelli hizmetin maliyet etkin oluşuna dair kanıtlar da giderek artmaktadır.  

İnsan hakları açısından ele alındığında, ruh sağlığı problemi olan bireylerin toplumla iç içe yaşama hakkı korunmalı ve bu hakka saygı duyulmalıdır. Ayrıca bu bireylerin yaşamın tüm alanlarına tam ve eşit katılımı aktif ve yaygın bir şekilde desteklenmelidir. Bu nedenle de büyük ve tecrit edilmiş ruh sağlığı kurumlarına dayalı hizmet sunumu, çağdaş ve hak temelli uygulama standartlarını yakalama çabasındaki hiçbir ruh sağlığı hizmeti sistemi için artık geçerli bir seçenek değildir.

Ülkemizde toplum temelli ruh sağlığı modeline geçiş çalışmaları resmi olarak Ulusal Ruh Sağlığı Politikasının Bakanlığımız tarafından kabul edilmesiyle 2006 yılında başlamıştır. Toplum temelli hizmet modelinin gelişim sürecinin ilk aşamasında ortaya çıkan genel görüş ciddi ruhsal hastalığı olan bireylere öncelik verilmesi (Şizofreni ve Bipolar Duygulanım Bozukluğu ) olmuştur. Toplum temelli hizmet modelinin daha fazla geliştirilmesine ilişkin hususlara 2011 yılında yayınlanan Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı'nda ayrıntılarıyla yer verilmiştir. 

hsgm resim 14Dünyada her 50 kişiden birini etkileyen bu bozukluk, sıklıkla duygudurumunda aşırı yükselmelerden çöküşlere ve yine yükselmelere dönüşen ve çoğu zaman aralarda normal duygudurum dönemleri bulunan dalgalanmalarla kendini gösterir.

Tablo kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterebilir. Hayat boyunca en az 1 kere manik atak geçirmek şartıyla değişik sayılarda ve değişik tiplerde duygudurum ataklarıyla  (depresif, manik veya karma ataklar ) seyreden bir bozukluktur. Ataklar arasında hastada genellikle tam bir iyilik hali vardır. Atakların ne zaman ve ne şekilde geleceğini önceden kestirmek mümkün değildir.  Bazen yıllar sonra ikinci bir atak görülebileceği gibi bazen de aynı yıl içinde birkaç atak ortaya çıkabilir. Bazı hastalar hayat boyu sadece manik ataklar geçirirken, başka bazı hastalar birkaç manik atakla beraber daha fazla sayıda depresif ataklar veya tüm atak tiplerinden geçirebilirler.

Bipolar Bozukluğa Ne Sebep Olur?

Şeker veya kalp hastalığı gibi tıbbi bir hastalık olan ve kişinin beynini, dolayısıyla da duygudurumunu etkileyen bipolar bozukluğun sebebi kesin olarak bilinmemektedir.

Ancak araştırmalar, beyinde duygudurumun normal düzeyde kalmasını etkileyen bazı anormallikler olduğunu göstermiştir. 

Bipolar bozukluk ailesel geçiş eğilimi göstermektedir ve bipolar bozukluğun birçok vak’ada kalıtım yoluyla geçtiği düşünülmektedir. Fakat yine de, bu hastalığa sahip bireylerin çocuklarında hangi oranda görüleceği bilinmemektedir.

Manik ataklar

Manik ataklar; kişinin içinde bulunduğu duruma bağlı olmayan aşırı neşeli, taşkın, yükselmiş bir duygudurumun kliniğe hakim olduğu sendromlardır. İki uçlu duygudurum bozukluğunda  (Bipolar affektif bozukluk) tekrarlayan ataklar halinde ortaya çıkarlar.

Temel belirti; olağandışı ve aşırı neşe, coşku, çabuk tepki verme, dışa vuran duygularda abartılı artışın varlığıdır. En az bir hafta süre ile devam ader ve kişinin günlük yaşamını aksatacak düzeydedir.

Diğer belirtiler

  • Büyüklük düşünceleri/ benlik saygısında abartılı artış
  • Aşırı ve çok konuşkan olma
  • Fikir uçuşmaları, düşüncelerin yarışması
  • Uyku ihtiyacında azalma
  • Dikkatin çelinebilirliği
  • Amaca yönelik etkinlikte artış ya da aşırı aktivite ve ajitasyon
  • Kötü sonuçlar doğurma ihtimali yüksek etkinliklere katılma

Depresyon atakları

Yaşanan olaylarla orantılı olmayan ve süreklilik gösteren, günden güne değişmeyen, sürekli çökkün ya da üzgün hissetme ve normalde keyif alınan etkinliklere karşı ilgi ve istek azalması, zevk alamamadır.

Başka psikiyatrik bozuklukların ve bir çok tıbbi hastalığın seyri sırasında ve bir çok ilaç-madde kullanımına bağlı olarak da gelişebilir.

Depresyon, her yaş ve sosyoekonomik düzeyden insanda görülebilir. Herhangi bir altı aylık zaman diliminde yaygınlığı %4 dolayındadır. Yaşam boyu yaygınlık oranı %15-25 oranındadır. Kadınlarda iki kat daha sık görülür. Yaşam kalitesini düşürür; hastanın ailesi ve çevresi ile olan ilişkileri bozulur; iş veriminde azalma, iş günü kaybı olur; tıbbi masraflar artar; aile ve toplumun maddi yükünü arttırır ve bakmak zorunda olanlara maddi/manevi yük getirir. En önemli ve endişe verici sonucu ise intihar girişimleridir. Özellikle ağır depresyonlar, intiharların en yaygın nedenidir.

Diğer belirtiler thumb shutterstock 683054410

  • Yorgunluk, bitkinlik, enerji azalması
  • Baş ve beden ağrıları
  • Uyku bozukluğu
  • İştah ve kilo değişiklikleri
  • Cinsel istek ve işlev bozuklukları
  • Dikkat ve bellek sorunları
  • Hareket ve konuşmada yavaşlama veya ajitasyon
  • Kendine güven azalması, suçluluk ve değersizlik düşünceleri, karamsarlık, ümitsizlik
  • Anksiyete
  • Ölüm düşünceleri, intihar girişimleri

Belirtiler en az 2 hafta süreyle devam etmesi ve işlevselliği bozacak derecede ağır olması durumunda Major Depresif Atak tanısı konmaktadır. Bu ataklar hayat boyu 1 defa görülebileceği gibi tekrarlayan ataklar şeklinde de görülebilir. Tekrarlayıcı Depresif Bozukluk denen bu durumda; ataklar arasında hastada genellikle tam bir iyilik hali vardır ve atakların ne zaman geleceğini önceden kestirmek mümkün değildir. Bazen yıllar sonra ikinci bir atak görülebileceği gibi bazen de aynı yıl içinde birkaç atak ortaya çıkabilir.

Bipolar Bozukluk Tedavisi

Bipolar bozukluk tedavi edilebilen bir hastalıktır ve düzenli doktor kontrolü ve takiplerle yaşam akışını etkilemeden hastalıkla başa çıkılabilmektedir.

Bipolar bozukluğun mani ve depresyon belirtilerini kontrol altına alabilen veya önleyebilen etkili tedaviler bulunmaktadır. Bipolar bozukluğun temel tedavisi ilaçlarla yapılır. Bu hastalığın niteliğinden dolayı, çoğu zaman hem manik hem depresif belirtileri kontrol altına almak için tek ilaç yeterli olmayabilir; bu sebeple hastalık dönemine belirtilerin şiddetine bağlı olarak birden fazla ilaç kullanılması gerekebilmektedir.

Bipolar bozukluğun tedavisinde iki önemli evrenin olduğu kabul edilmektedir: 

  • Akut veya kısa süreli tedavi ve
  • İdame tedavisi veya koruyucu tedavi

Tedavinin akut evresinde amaç, manik, depresif veya karma dönem belirtilerinin tedavi edilmesidir. İdame tedavisi, sonraki dönem veya nüksleri önlemek amacıyla tedavinin daha uzun süre devam ettirilmesi demektir.

Bipolar bozukluğu tedavi etmek için başlıca üç tip ilaç kullanılmaktadır: Duygudurum dengeleyicileri, antidepresanlar ve antipsikotikler. Uyku sorunlarında yardımcı olmak veya anksiyete ve panik nöbetleri gibi diğer sık karşılaşılan sorunları tedavi etmek amacıyla ek ilaçlar da yazılabilmektedir.

Bipolar bozukluğun tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kan düzeylerinin takibi gerekmektedir. Koruyucu düzeyde ilaç kullanırken ilacın zararlı etkilerinden korunmak için bu tetkiklerin büyük önemi vardır ve hekimin önerdiği zamanlarda mutlaka yaptırılmalıdır.

İki uçlu duygu durum bozukluğu tanılı hastalar Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinde (TRSM) tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanabilir.

 

hsgm resim 11Yaygın gelişimsel bozukluklar (YGB); erken çocuklukta sosyal beceri, dil gelişimi ve davranış alanında uygun gelişmeme veya kaybın olduğu bir grup psikiyatrik bozukluktur. Genel olarak bu bozukluklar gelişimin birçok alanını etkilerler ve kalıcı işlev bozukluklarına yol açarlar.

Bu grupta beş bozukluk tanımlanmıştır. 

  1. Otistik Bozukluk
  2. Asperger Bozukluğu
  3. Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu
  4. Rett Bozukluğu
  5. Başka türlü adlandırılmayan yaygın gelişimsel bozukluk (YGB-BTA)

Otistik Bozukluk 

Otizm, yaşamın erken dönemlerinde başlayan ve yaşam boyu süren, sosyal ilişkiler, iletişim, davranış ve bilişsel gelişmede gecikme ve sapmayla giden nöropsikiyatrik bir bozukluk olarak kabul edilmektedir. Genellikle 3 yaşından önce başlar. Yaklaşık olarak otistik bireylerin %70’inde zeka geriliği vardır.

Sıklık

Otizm tüm sosyoekonomik düzeylerde ve tüm dünyada görülen bir bozukluktur. Toplumda otistik bozukluğun 3.3-16/10.000 oranında olduğu bildirilmektedir. Ancak, yaygın gelişimsel bozukluk ve tüm otistik bozukluk yelpazesi ele alınacak olursa 10.000’ de 21 kadar görüldüğü belirtilmektedir. Otistik bozuklukta erkek/kız oranı 3/1 ya da 5/1 olarak bildirilmektedir. Ancak kızların erkeklere göre daha ciddi etkilenme eğilimindedirler.

Nedenleri

Nedeni halen tam olarak bilinmemekle beraber; sıklıkla zeka geriliğinin eşlik etmesi, epileptik bozukların ve elektroensefalografi (EEG) anormalliklerinin sıklığının yüksek olması, diğer tıbbi durumlar ile birlikte görülmesi, otizmin biyolojik bir bozukluk olduğunu düşündürmektedir. Genetik etmenler ve doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasındaki bazı etkilenmelerin de bozukluğun ortaya çıkışında etkili olabileceği üzerinde durulmaktadır.

Otistik Çocukların Özellikleri

  • Göz kontağı kurmazlar. Gözlerinize baksalar bile kısa sürelidir veya sizden uzaklara bakıyormuş gibidirler.
  • Huzursuz görünürler.                                     
  • Sözel veya sözel olmayan (yüz ifadesi gibi) birtakım ifadelere tepki vermeyebilirler.(seslenildiğinde duymuyormuş gibi davranırlar.)
  • Bazıları birtakım ses, koku, ışık veya dokunuşa aşırı hassastırlar.
  • Bazıları ise sıcak, soğuk veya herhangi bir acıya karşı oldukça duyarsızdır.
  • Etraftaki birtakım değişikliklere stresli bir tepki gösterirler. Bazı çocuklar ev veya oda düzenlerinin bozulmasına karşı aşırı tepki gösterirler. (örneğin, evdeki eşyaların yerleri değiştirilmişse, eşyalar eski yerlerine konana kadar kendilerini yerden yere vurup ağlayabilirler.)
  • Rutin olarak görmeye ve yapmaya alıştıkları şeyleri severler. Zihinlerinde yaşadıkları ortamın bir haritasını gezdirirler ve yapılan her küçük değişiklik çocuğun daha fazla stres yaşamasına neden olur.
  • Bazı çocuklar çok saldırgan olurlar. Kendilerine, başkalarına ya da eşyalara zarar verebilirler.
  • Tehlike ve korku duygusu hissetmezler. (örneğin, korkusuzca trafiğe çıkabilir, ateşle oynayabilirler.)
  • Yemek yeme bozuklukları vardır. Bazıları yenmez şeyleri yemekten hoşlanabilir.
  • Kullandıkları kelimeler çok sınırlıdır ve genellikle etraflarında sık duydukları sözleri kullanırlar. Bazen de konuşulanları papağan gibi tekrarlayabilirler.(Ekolali)
  • Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler. (Örneğin, birilerini önemsemezler, ya da birileri yerlerini işgal ettiğinde veya zorunlu bir aktivite yapmak durumunda kalınca, istenmeyen bir obje gibi orayı terk ederler.
  • Çoğunlukla insanları değil de objeleri ve cansız varlıkları tercih etmektedirler.
  • Yaşadıkları duygular genellikle anında ve kesindir. İhtiyaçları önceliklidir. 
  • Parlak şeylere çok ilgi duyarlar. İlgileri belli bir şeye yöneliktir ve bu şey ortadan kaldırılırsa çocuk kriz geçirir. Otistik çocuklar bazı şeylere çok bağlıdır. Konserve kutuları, boş deterjan kutuları, plastik şişeler ve plastik kapaklar gb. Sevdiği bir şey kaybolursa bulunana kadar huzura kavuşmazlar.
  • Yüksek sese karşı ilgisiz olanlar olduğu gibi bazı seslere şiddetli tepki gösterenler de vardır. Bazısına motosiklet ve köpek havlaması işkence gibi gelir.
  • Hayatı boyunca konuşamayanlar olabilir. thumb shutterstock 668562868
  • Otizmli çocuk, yürüyüşüne dikkat etmeden merdivenleri inip çıkabilir, bisikletini dikkatini vermeden sürer. Hatta pek çoğu karanlıkta eşyalarını bulabilir.
  • Dokunulmayı sevmese de sıkı sarılmalardan hoşlananları vardır.
  • Ellerini çırparlar, yüz göz hareketleri yaparlar ve başları dönmeden kendi etraflarında dönerler. Çoğu parmak uçlarında yürür. Bir çok otistik ellerini ya da eşyaları gözlerine çok yakın tutarlar. Bir kısmı güzel yürür, tırmanabilir ama bir kısmı da sakar olup dengesiz yürür tırmanmayı sevmez. Bazılarının parmak becerileri güzel ama yürüme ve konuşması iyi değildir. Hemen hemen hepsi yürürken kollarını çapraz sallamayı oldukça geç öğrenirler.
  • Bazı çocukların kendilerine ait rutinleri vardır; iskemleye oturmadan önce bir kere iskemlenin etrafında dolaşmak gibi. 
  • Bazıları para gibi yuvarlak şeyleri döndürmeye meraklı ve beceriklidir. Dönen şeylere bakmaya doyamazlar.
  • Pek çoğu müziği sever ve şarkı söyler.
  • Otizmli çocukların duygusal gelişimi öteki çocuklarınki gibi olup tek farkı gelişimin gecikmesidir. Bir yaşındaki çocuğun annesinin arkasında ağlama özelliği otizmli bir çocukta dört veya beş yaşlarında ortaya çıkabilir. (Persson,2002)
  • Otistik çocukların çoğu suyla oynamayı ve otomobille dolaşmayı çok severler. 
  • İletişim için konuşmayı çok fazla kullanmazlar.İsteklerini ifade etmek için ve isteklerine ulaşmak için kişilerin elinden tutarak bunlara ulaşmaya çalışırlar. 
  • Bazıları kendi etraflarında döner ve sallanırlar.Yürürken zıplayarak veya parmak uçlarında yürürler.
  • Bazılarında uygun olmayan ortamlarda nedeni bilinmeyen gülmeler görülür.
  • Başkalarının duygularını anlamakta zorlanır ve buna uygun tepkiler veremeyebilirler.
  • Taklit yetenekleri sınırlıdır.

thumb shutterstock 182350502Tedavi

Otizm, şu anda sahip olduğumuz bilgi ve yöntemlerle tamamen tedavi edilememekle birlikte uygun bir eğitim planı ve bazı durumlarda ilaç tedavisi ile bazı belirtileri ortadan kalkabilir, uyum yetenekleri ve becerileri geliştirilip kendi kapasitesi içinde mümkün olan en üst düzeye gelebilir. 

Otizmi tedavi eden herhangi bir ilaç yoktur. Ancak; Otizmde kullanılan ilaçlar daha çok Otistik bireylerde görülen Hiperaktivite, saldırganlık, yeme sorunları, epilepsi nöbetleri, depresyon, sıkıntı gibi durumlara karşı kullanılır.  

Asperger Sendromu

Bu sendromda tipik olarak Otistik çocuklarda görülen sosyal ilişki ve iletişim sorunlarının yanı sıra dar ilgi alanı görülür. (örn. Hangi tarihin hangi güne geldiğini hesaplamak, uzun bir metni ezberlemek gibi) Çok sınırlı bir konuda çok derin bilgilere sahip olurlar. Otizmden farklı olarak olarak zamanında konuşmaya başlarlar. Aşırı bilgiçlik ve el becerilerinde özel sorunlar çok tipiktir. Bu çocuklar normal veya üstün zekaya sahiptirler. Mekanik oyuncaklara çok düşkünlerdir. Davranış sorunları olur. El-kol hareketleri mimikler ve vücut dilini kullanma konusunda sorunları vardır. 

Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu

Bu çocuklarda doğumdan sonra en az iki yıl tamamen normal gelişim söz konusudur. Sıklıkla 3-4 yaşları arasında ortaya çıkar. Bu tanıyı koyabilmek için belirtilerin 10 yaşından önce gelişmiş olması gerekir. Çocukluk dezintegratif bozukluğunun başlaması ile huzursuzluk, kaygı ve daha önce kazanılmış olan (konuşma gibi) becerilerin hızla yitirilmesi gözlenir.

Rett Sendromu

Rett sendromu yalnız kızlarda görülen bir sendromdur.. En önemli belirtisi normal bir doğum ve ilk beş ay normal gelişimi takiben bebeğin başının büyümesinin giderek durması ve kafa çapında görülen küçülmedir. Rett sendromu olan çocuklar, ellerini belli bir amaca yönelik olarak kullanmaktan vazgeçmeleri ve tipik el hareketleri (çamaşır yıkıyormuş gb.) ile ayırt edilir. İlk bir yıl içinde sosyal iletişimleri bozulur, daha ileri yaşlarda, eğer yürümeye başlamışlarsa yürümeleri de bozulur. Konuşmaları gelişmez veya gecikir. 

Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk (Atipik Otizm)

Karşılıklı toplumsal etkileşimde ağır ve yaygın gelişimsel bozukluk olmasının yanı sıra sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerinin gelişmesinde bir bozukluk olmasına ya da basmakalıp davranış, ilgiler ve etkinlikler bulunmasına karşın özgül bir Yaygın Gelişimsel bozukluk, belirtilerini tam karşılamayan, gözlenen semptomların tanı koymak için yetersiz kalması durumunda konan tanıdır.  

hsgm resim 15Bedensel ruhsal ve cinsel gelişimin henüz tamamlanmadığı 0-18 yaş arasındaki dönem çocukluk dönemi olarak tanımlanır.

Bu dönem içerisinde çocuğun bakmakla yükümlü kimseler ve diğer yetişkinler tarafından fiziksel, duygusal, zihinsel veya cinsel gelişimlerini engelleyen ya da beden veya ruh sağlığına zarar veren, kaza sonucu olmayan durumlarla karşı karşıya bırakılmasına çocuk istismarı denmektedir. Çocuğun sağlığı, fiziksel veya psikolojik gelişimi için gerekli ihtiyaçların karşılanmaması ise “çocuk ihmali” olarak tanımlanmaktadır. 

Çocuk istismarı ve ihmali gerçek boyutları iyi bilinmeyen çok ciddi toplumsal bir sorun olmanın yanı sıra yol açtığı bedensel, zihinsel ve psikolojik bozukluklar ile bireylerde yaşam boyu iş gücü yitimi, uzun süreli ve yineleyici tetkik ve tedaviler nedeniyle topluma önemli ekonomik yük getiren bir sağlık sorunudur.

Çocuğa yönelik kötü muamelenin fiziksel, cinsel ve duygusal istismar ile ihmal olmak üzere dört farklı boyutu vardır.

Fiziksel İstismar: Çocuğa karşı; sağlığına, yaşamına, gelişimine veya onuruna zarar veren ya da zarar verebilme olasılığı yüksek,  kasıtlı fiziksel güç kullanılmasıdır. Fiziksel bulgular nedeniyle de saptanması en kolay olan istismar türüdür. Vurma, yakma, itme, ısırma, çimdikleme, silah kullanma, dövme, bir cisimle dövme, tekmeleme, istenmeyen bir madde dökme, boğmaya çalışma, sarsma gibi davranışları içerir.

Duygusal İstismar: Çocuğun ihtiyaç duyduğu ilgi, sevgi ve bakımdan mahrum kalması ve bunun çocuk üzerinde psikolojik sorunlara neden olması durumudur. Çocuğun özleştireceği bir figürün bulunmaması, duygusal paylaşımın olmaması, hareketlerinin kısıtlanması, çocuğa olumsuz özelliklerin yüklenmesi, kasıtlı olarak sözel ve davranışsal olumsuz uyarı verilmesi, izole edilmesi, reddedilmesi, korkutulması, haksız yere suçlanması, gelişimi konusunda uygun olmayan beklentilerin olması gibi tutumları kapsar.

Cinsel İstismar: Çocuğun tam olarak anlayamadığı,  onay vermesinin mümkün olamayacağı,  gelişimsel olarak hazır olmadığı ya da toplumun yasalarına, sosyal normlarına aykırı olacak şekilde bir cinsel etkinliğe dahil edilmesidir. Aşağıdaki biçimde sınıflandırılabilir:

  1. Dokunma olmaksızın yapılan istismar; Sözel sataşmalar, uygunsuz telefon konuşmaları, teşhircilik, röntgencilik, çocuğun cinsel ilişki sahnesine doğrudan maruz bırakılması, çocuğun pornografik malzemeler için kullanılması
  2. Dokunmanın yer aldığı istismar; oral-genital, genital-genital, genital-rektal, el ile genital temas, rektal bölgelere veya vücudun diğer bölgelerine dokunma
  3. Şiddet kullanarak yapılan istismar

İhmal: Çocuğun beslenme, barınma, sağlık, giyim korunma ve gözetim gibi yaşamsal ihtiyaçlarının kendisine bakmakla yükümlü kişilerce karşılanmamasıdır.

Çocuk İstismarını Kolaylaştıran Başlıca Risk Faktörleri: 

  1. Çocuk ile ilgili risk faktörleri
  2. Anne-baba ya da bakım veren ile ilgili risk faktörler
  3. Ailenin sosyal yapısı ile ilgili risk faktörleri
  4. Toplumla ilgili risk faktörleri

Çocuk ile ilgili risk faktörleri:

  • İstenmeyen çocuklar ya da istenmeyen cinsiyette çocuklar, doğmalık anomaliler, mizaç vb. nedenlerle ailenin beklentilerini karşılayamayan çocuklar
  • Zihinsel gerilik, erken doğum, kronik hastalık gibi nedenlerle sürekli bakım gerektiren çocuklar
  • Engelli çocuklar
  • Hiperaktivitesi, tehlikeli davranış sorunları olan çocuklar
  • Üvey çocuklar
  • Sık ve uzun süre ağlayan çocuklar

Anne-baba ya da bakım veren ile ilgili risk faktörleri:

  • Genç ebeveyn, yalnız yaşayan ebeveyn
  • Eğitim eksikliği (Çocuk gelişimi hakkında bilgisizlik, bilinçsizlik)
  • Alkol ve/veya uyuşturucu kullanıyor olmak
  • Çocukken istismara uğramış olmak
  • Fiziksel veya psikiyatrik bir hastalık varlığı
  • Dürtü ve öfke kontrolünün yetersizliği
  • Toplumsal iletişim becerilerinin yetersizliği

Ailenin sosyal yapısı ile ilgili risk faktörleri:

  • Ebeveyn ve çocuk bağının kopuk olması ve bağın kurulamaması
  • Çok çocuklu, katı disiplin uygulayan aileler
  • Ekonomik sıkıntı, işsizlik, aile içi şiddet varlığı
  • Sosyal destek sistemlerinin yetersizliği
  • Evlilikteki veya yakın ilişkilerdeki sorunlar nedeniyle aile yapısının bozulması, bunun sonucunda çocukta veya erişkinde duygusal ve zihinsel sorunların ortaya çıkması
  • Aile bireyleri arasındaki bağın zayıf olması, sözel ve psikolojik çatışmaların sık yaşanması

Toplumla ilgili risk faktörleri:

  • Çocuğu koruyan yasaların yetersizliği
  • Çocuğa verilen değerin düşük olması
  • Cinsel ayrımcılık ve toplumsal eşitsizlik
  • Şiddetin kabul edilir olması, hoş görüyle karşılanması, organize şiddetin varlığı (savaş, terör, yüksek suç oranları)
  • Pedofili
  • Kontrolsüz internet
  • Kültürel normlar

Çocuğun istismara uğradığının düşünüldüğü durumlarda en yakın sağlık merkezine başvurulur.

hsgm resim 1Depresyon: Uzun süreli ve sürekli, moral bozukluğu, ümitsizlik, çaresizlik, değersizlik, suçluluk duyguları, uyku, iştah değişiklikleri, ölüm ve intihar düşüncelerinin eşlik edebildiği bir bozukluktur.

Yaşlıda depresyon çoğunlukla unutkanlık, dikkat ve ilgi kaybı, bedensel şikayetler ve bunlarla aşırı uğraşı, ajitasyon, irritabilite ile kendini gösterebilir Yaşlıda depresyon sıklıkla görülür, yaşlının genel sağlığını bozar, yaşam kalitesini azaltır ve hasta yakınları için yük oluşturur.

Yaşlı bir bireyde aşağıdaki durumlardan en az beş tanesi var ise depresyon olabileceği düşünülerek hekime yönlendirilmelidir; 

  1. Uzun süren ve sürekli olan moral bozukluğu 
  2. Daha önce zevk alınan aktivitelerden zevk alamama
  3. Suçluluk, umutsuzluk ve karamsarlık duyguları
  4. Beden şikayetleri ile aşırı meşgul olma
  5. İştahta ve kiloda değişim
  6. Sürekli uyku bozukluğu
  7. Cinsel istek kaybı
  8. İntihar düşünceleri
  9. Suçluluk hezeyanları

Depresyon tedavisinde kullanılan etkin ilaçlar vardır. Ancak ilaçların etkisinin belirginleşmesi için 3-4 hafta gibi bir sürenin gerektiği unutulmamalıdır. İyileşmenin çabuk başlamamasına karşın hastalığın tedavi sonuçları yüz güldürücüdür. Tedavi edilmediği takdirde intihar riski yüksek olduğundan bir anlamda koruyucu hekimlik açısından da depresyonun tanınması ve uygun tedavisi çok önemlidir.

Depresyon tedavi edilmediğinde karşılaşılan sorunlardan bazıları şunlardır;

  • İş kaybı
  • Boşanma
  • Sigara ve alkol gibi madde kullanımın artması
  • Kişisel bakımının, uyku düzeninin yeme alışkanlıklarının bozulması, 
  • Bedensel hastalıklara yatkınlıkların artması
  • İntihar riskin artması (en önemlisi)

Yaşlılarda Depresyona Yatkınlık Oluşturan Faktörler 

  • Aile yapısının giderek değişmesi, sosyal desteğin azalması thumb shutterstock 776881219
  • Ekonomik zorluklar
  • Düşük sosyoekonomik düzey
  • Birden çok süreğen hastalığın varlığı
  • Yeti yitimi
  • Bakımevi ve huzurevlerinde kalınması
  • Çok sayıda ilaç kullanımı
  • Beslenme yetersizliği
  • Sosyal ilişkilerde zayıflık / Sosyal izolasyon
  • Düşük benlik saygısı
  • Eş kaybı

Depresyonun Yaşlıların Hayatına Olan Etkileri

  • Yeti yitimi ve bağımsızlığın azalması
  • Hayat kalitesinde bozulma
  • Yaşlıya, aileye, bakıcıya, kurumlara yük
  • Depresyonu olan yaşlılar sağlık hizmetlerine daha çok (x4 kat) başvururlar
  • Başta kalple ilgili sebepler olmak üzere tüm sebeplere bağlı ölüm oranlarında artış
  • Artmış intihar riski (özellikle ölümle sonuçlanan intiharlar) yaşlılarda sık görülür.

Depresyon Kişilik Zayıflığı Değildir. Depresyon da diyabet, hipertansiyon gibi vücutta oluşan bazı eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle kişinin kendi kendine iyileşmeye çalışmadan tıbbi destek alarak tedavi edilmesi gerekmektedir. Hasta kendi iradesi ile iyileşmeye çalışarak zaman kaybederse, hem iyileşme süresi uzar, hem de önemli ek sorunlar ortaya çıkabilir.” diyerek konuya devam eder. Depresyonun yaşlılığın normal bir sonucu değildir ve mutlaka bir hekime danışılması gerekmektedir.

hsgm resim 5Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB ); okul öncesi dönem ve okul çağında belirgin hale gelen, sıklıkla erişkinliğe kadar süren bir bozukluktur.

Çocuğun davranışlarını kontrol etmesi ve dikkatini sürdürmesinde sorun vardır. Aşırı hareketlilik yaygın olarak görülür ancak bazı çocuklarda aşırı hareketlilik olmaksızın sadece dikkat sorunları da bulunabilir.

Sıklık ve yaygınlık

Okul çağındaki çocukların %3-7’ünde yaygın olarak görülmekle birlikte erkek çocuklarda görülme sıklığı kız çocuklarına oranla 3-5 kat daha fazladır. Ayrıca Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı bölümlerine başvuran hastalar arasında DEHB tanısı alma oranı hem dünyada hem de Türkiye’de birinci sırada yer almaktadır.

Belirtileri Nelerdir?

DSMVI’te “kendini gösterme şekline” göre bulgular aşağıdaki gibi incelenmektedir; 

Hiperaktivite (Aşırı Hareketlilik) ve Dürtüsellik Belirtileri;

  • Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.
  • Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.
  • Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da tırmanır.
  • Çoğu zaman sakin bir biçimde, boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır.
  • Çoğu zaman hareket halindedir ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır.
  • Çoğu zaman çok konuşur.
  • Çoğu zaman soru tamamlanmadan hemen cevabı verir.
  • Çoğu zaman sırasını bekleme güçlüğü vardır.
  • Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer.

Dikkat Eksikliği Belirtileri;

  • Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez ya da okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer etkinliklerinde dikkatsizce hatalar yapar.
  • Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır.
  • Doğrudan kendisiyle konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünür.
  • Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevleri, ufak tefek işleri ya da işyerindeki görevlerini tamamlayamaz.
  • Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker.
  • Çoğu zaman sürekli zihinsel çabayı gerektiren görevlerden kaçınır, bunları sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.
  • Çoğu zaman üzerine aldığı görevler ya da etkinlikler için gerekli olanları kaybeder.
  • Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır.
  • Günlük etkinliklerde çoğu zaman unutkandır.thumb shutterstock 1029104539

Yukarıda yer alan gruplardaki bulgular tek başına bulunacağı gibi bir arada da bulunabilir. Örneğin bir çocukta yalnızca dikkat eksikliği görülürken, bir diğerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bir arada görülebilir.

Çocuğumda DEHB Olduğundan Şüpheleniyorsam Ne yapmalıyım?

Belirtilerden yalnızca birinin olması tek başına DEHB tanısı koymak için yeterli değildir. Bahsi geçen belirtilerden DSM 5’e göre teşhis konulabilmesi için çocuklarda 6 ya da daha fazla bulgu, 17 yaş sonrası için en az 5 bulgu olması gerekmektedir. Bu sebeple anne-babalar ve öğretmenler çocukları iyi gözlemlemelidir. Bazı anne-babalarda her hareketli çocuğu “hiperaktif” olarak etiketleme eğilimi bulunurken bazı anne-babalarda ise çocuğunu tembel, umursamaz veya ilgisiz olarak değerlendirip görmezden gelme görülebilmektedir.  

Eğer çocuğunuzda bahsedilen belirtilerden bazıları yoğun olarak bulunuyorsa ve bu belirtiler okul, ev ortamı gibi birden fazla ortamda görülüyorsa kendi başınıza tanı koymak yerine, ayrıntı değerlendirme ve uzman görüşü için en yakın Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Uzmanına başvurunuz!

Unutulmamalıdır ki, DEHB uygulanan tedaviye çok iyi yanıt veren bir bozuktur. Buna karşın tedavi edilmediğinde çocuklarda, zihinsel becerileri yeterince kullanamama ve dolayısıyla okul başarısında düşme, günlük yaşama adaptasyon sorunları gibi birçok problem ortaya çıkabilmektedir.

hsgm resim 9Yaygın anksiyete bozukluğu, gerçek sorunlarla orantısız bir biçimde aşırı endişe ve kaygılanmayla seyreden bir psikiyatrik bozukluktur.

Aslında kaygı bir tehlikenin ya da tehdidin sonucunda hepimizde ortaya çıkabilen bir duygudur. Yetişilmesi gereken bir iş, sınav, sağlık, aileyle ilgili sorunlar, maddi sorunlar birçok insanı kaygılandırabilir. Kaygı, bir ölçüde bizim sorunlarla baş edebilmek için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar verip başa çıkmamızı sağlar. Normalde bu tür günlük kaygılar hafiftir ve baş edilebilir düzeydedir.   Ancak kaygının süresinin uzaması, şiddetinin artması ve günlük hayatımızı etkileyip işlevselliğimizi bozması sonucunda yaygın anksiyete bozukluğu dediğimiz olay gerçekleşir.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Nedir?  

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) olan kişilerde ise “sürekli, aşırı ve durumla uygun olmayan bir endişe durumu” söz konusudur. Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını olumsuz bir şekilde etkileyerek, hayatının normal akışını engeller. Bu kişiler her konuda en kötü sonucun gerçekleşeceğini düşünürler, her şey kendi denetimlerinin dışındadır. Aşırı endişe ve kaygı kontrol edilemeyecek durumdadır ve en az altı ay boyunca hemen her gün vardır ve gün boyunca sürer.

YAB’nun yaşam boyu görülme sıklığı %5-6’dır. Başka bir deyişle, her 100 kişiden 5-6’sı yaşamlarının herhangi bir döneminde bu rahatsızlığı yaşayabilir. Yaşla birlikte kaygı duyarlılığı artar. YAB yaşlılıkta en sık görülen anksiyete bozukluğudur.  

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Belirtileri Nelerdir? 

Bir neden yokken ya da bir neden olsa bile durumla uygunsuz olan, aşırı olan denetlenemeyen nitelikteki endişe hastalığın temel belirtisidir. Kişi endişelerinin aşırı olduğunun farkında olsa bile endişelerini denetleyemez ve sakinleşemez. Kolay irkilme, sürekli kötü bir şeyler olacağı düşüncesi, yorgunluk, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, uykuya dalamama ve gece sık sık uyanma diğer önemli belirtilerdir. Sıklıkla yorgunluk, baş ağrısı ve kas ağrıları, yutma güçlüğü, titreme ve seyirmeler, terleme, tahammülsüzlük, bulantı, sersemlik hissi, sıcak basması gibi fiziksel yakınmalar eşlik eder.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Nasıl Oluşur? 

Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber, kalıtımsal faktörlerin yanı sıra çocukluk dönemi yaşam deneyimlerinin de etkisi ile ortaya çıktığı, kişilik özellikleri ve stres verici yaşam olaylarının da bozukluğun gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir.thumb shutterstock 1284923211

Çocukluk ve genç erişkinlik dönemleri arasında başlayan bozukluk, yavaş ve sinsi bir gelişim gösterir. Hastalığın belirtileri dönem dönem iyileşmeler ve alevlenmeler gösterir. Stresli yaşam olayları olduğunda belirtiler çoğunlukla kötüleşir.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tedavi Edilebilir Mi? 

YAB tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak beraberindeki fiziksel belirtiler sebebiyle, çoğu zaman psikiyatri dışı branş hekimlerine başvururlar ve doğru tanının konması ve uygun biçimde tedavi edilmesi gecikebilir.  

Tedavi gören hastaların çoğunluğu tedaviden yarar görür. Psikoterapi ya da ilaç tedavileri uygulanabilir. Bu yöntemlerden birinin ya da birlikte uygulanmasının etkin olduğu gösterilmiştir.

Tedavide antidepresan ve anksiyolitik ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar depresyonun ve başka anksiyete bozukluklarının tedavisinde de kullanılır. Tedavide kullanılan ilaçların ciddi yan etkileri ve bağımlılık riskleri yoktur.

İlaç tedavisinin etkisi birkaç hafta içinde görülmeye başlar. Tedavi belirtiler tamamen düzelinceye kadar sürdürülmelidir. Tam düzelme sağlandıktan sonra da tedaviye doktorun önerdiği süre kadar devam edilmelidir.

Bu belirtilerin çoğundan şikayetçi iseniz bu durumda aile hekiminize ya da bir psikiyatri polikliniğine başvurmanızı öneririz.

hsgm resim 13Sevgili Anne-Baba ve Anne- Baba Adayları

Aile Sağlığı Merkezlerinde uygulanan “0-6 Yaş Çocuğun Psikososyal Gelişimini Destekleme (ÇPGD) Programı” ile çocuğun bedensel, ruhsal ve sosyal gelişimi bütüncül olarak takip edilmektedir. Program ile gebelik döneminden itibaren çocuk 6 yaşına gelene kadar aile sağlığı personeli tarafından izlemleri yapılmaktadır.

Çocuğunuz anne karnından itibaren büyümeye başlar. Çocuğunuzun büyümesi, bedensel ve zihinsel gelişimi için gebelik döneminde beslenmeniz çok önemlidir. Bebek doğduğu andan itibaren ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesi çok önemlidir. 6. Aydan itibaren anne sütü ile birlikte ek gıdalara geçilmelidir. Beslenmenin yeterli olduğu ayına uygun kilo almasıyla anlaşılır. Bu nedenle çocuğunuzu düzenli aralıklarla aile sağlığı merkezlerine getiriniz. Aile sağlığı merkezlerinde çocuğun büyüme takibi persantil (büyüme) grafikleriyle yapılmaktadır.

Bebek doğduğu andan itibaren, hızlı bir şekilde öğrenmeye başlar. Anne babanın yapacakları onun zihinsel gelişimine katkıda bulunur, duygusal gelişimini olumlu yönde etkiler. Anne babaların çocukların zihinsel gelişimini artırabilmeleri, onlara yeterli uyaranı vermeleriyle mümkündür. Bebek ne kadar çok duyar, görür, koklar, tadar ve dokunursa duyuları o kadar gelişir. Bebeklik ve çocukluk döneminde yapılacak aktiviteler ona hayat boyu yarar sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki en temel uyaran her zaman sevgidir. Çocuğunuzun gelişimini destekleyerek; onun daha zeki, daha becerikli, daha üretken ve daha mutlu bir birey olmasını sağlayabilirsiniz.

Sizleri Aile Sağlığı Merkezlerine bekliyoruz.

Anne babanın çocukla zaman geçirmesi ona ne kazandırır

  • Özgüvenini arttırır
  • Değerli olduğunu, sevildiğini hissettirir
  • Anne-baba-çocuk arasındaki ilişkiyi güçlendirir
  • Duyularını ( görme, işitme, dokunma vb.) uyarır ve geliştirir
  • Kendisini ifade etmeyi öğrenir
  • Problem çözme yeteneğini geliştirir
  • Sorumluluk almayı, işbirliği yapmayı öğrenir
  • İletişim ve düşünme becerisini geliştirir

Sevgili Anneler-Babalar çocuğunuzun psikososyal gelişiminin takibi için gebelikten itibaren aile hekiminize başvurunuz.

 

hsgm resim 12Obsesif Kompulsif Bozukluk; obsesyon adı verilen takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler ile kompulsiyon adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluşan, takıntılı düşüncelerin günlük yaşamı etkileyecek, günlük aktiviteleri kısıtlayacak düzeye gelmesidir.

Obsesif-kompülsif bozukluğu olan kişiler, kontrol edemedikleri yinelenen ve stres yaratan düşünceler, korkular veya görüntüler  (obsesyonlar) nedeniyle huzursuz olurlar. Bu düşüncelerin yarattığı anksiyete bazı hareketleri ya da rutinleri acil olarak gerçekleştirme ihtiyacına (kompülsiyonlar) neden olur. Ritüeller takıntılı düşünceleri önleme veya akıldan uzaklaştırma girişimiyle yapılır.

Tekrarlanan hareketler gerginliği geçici olarak durdurur, obsesif düşünceler tekrar oluştuğunda kişinin bu hareketleri hemen tekrar etmesi gerekir. Obsesif-kompülsif bozukluğu olan kişiler saplantılarının ve takıntılarının gerçek dışı veya manasız olduğunun farkında olabilirler, fakat kendilerini durduramazlar.

 

Okb (Obsesif Kompülsif Bozukluk) Sıklığı

Son yıllarda yapılan araştırmalarda OKB’nin her 100 kişiden 2-3’ünde görüldüğü saptanmıştır.

Genellikle ergenlik döneminde ve 20-30’lu yaşlarda başlamasına karşın, okul öncesi çağdaki çocuklar dahil herhangi bir yaşta görülebilir. Erkeklerde daha erken yaşlarda başlamasına karşın genel olarak kadınlarda daha sık görülmektedir.

Okb (Obsesif Kompülsif Bozukluk) Belirtileri

Obsesyon ve kompulsiyonlar toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Ülkemizde ve tüm dünya toplumlarında en sık görülen obsesyon ve kompulsiyon türleri aşağıda örnekler verilerek sıralanmıştır. 

thumb shutterstock 1070308589

Yaygın obsesyon belirtileri:

  • Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma
  • Başkasına zarar vermekten korkma
  • Hata yapmaktan korkma
  • Rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma
  • Günahkar düşünmekten korkma
  • Düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı
  • Aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı

Yaygın kompülsiyon belirtileri:

  • Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama
  • El sıkışmayı veya kapı koluna dokunmayı reddetme
  • Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme
  • Rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma
  • Sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme
  • Belirli bir sıraya göre yemek yeme
  • Genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma
  • Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama
  • İşleri belirli bir sayıda yapma ihtiyacı
  • Değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme
  • Tıbbi açıdan bu şekildeki düşünce ve davranışların hastalık sayılabilmesi için günlük işlevlerimizi etkileyecek, kısıtlayacak, bozacak kadar şiddetli ve yoğun olmalıdır.

Obsesif-Kompülsif Bozukluk Nedenleri

Nedeni tam olarak anlaşılmamış olsa da, araştırmalar biyolojik ve çevresel faktörlerin OKB ile ilişkili olabileceğini göstermiştir.

Genetik nedenler

OKB’li hastaların anne-babalarında ve diğer birinci derece akrabalarında OKB’nin sık olarak görülmesi hastalığın genetik olabileceğini düşündürmektedir.

Beyin işlevlerinde bozulma ve serotonin

Beyin üzerinde yapılan araştırmalarda beynin bazı bölgelerinde ve özellikle de beyin içindeki sinirsel iletimde önemli rolü olan serotonin maddesinin işlevlerinde bozukluk saptanması bunların OKB’nin nedeni olarak araştırılmasına yol açmıştır.

Çocukluk çağı travmaları

Çocukluk çağı travmalarına  (örneğin, cinsel istismar) maruz kalanlarda ileri yaşamlarında önemli bir stres yaşantısı ardından OKB’nin ortaya çıkabilmesi erken çocukluk dönemlerinin OKB gelişiminde önemli rol oynadığını göstermektedir.

Kişilik özellikleri

Kişilik yapısı olarak titiz, kuralcı, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi özelliklere sahip olan kişiler OKB’ye yatkın kişiler olarak değerlendirilmektedir.

Okb Nasıl Tedavi Edilir?

OKB kendi kendine geçmez, bu yüzden tedavi edilmesi önemlidir. En iyi tedavi yöntemi ilaç ve bilişsel davranış terapisidir. Kronikleşme yani müzmin hale gelme olasılığının yüksek olması tedavinin önemini arttırmaktadır.

Erken teşhis her zaman tedavi süresini kısaltır.

İlaç  tedavisi

Özellikle serotonin sistemi üzerinde etkili olan ilaçlar OKB tedavisinde oldukça yararlı olmaktadır. Serotonin Geri Alım Engelleyiciler adı verilen bu grup ilaçlar OKB tedavisinde yaygın ve başarılı şekilde kullanılmaktadır.

Tedavinin ilk günlerinde hafif bulantı, baş ağrısı, uyku bozukluğu, midede huzursuzluk gibi geçici yan etkiler ile hastaların çoğunun dile getirmeye çekindikleri cinsel yan etkiler görülebilir. Ancak bu grup ilaçlar genellikle hastalar tarafından kolaylıkla kullanılan ve kullanımları sırasında bir sorun yaşanmayan ilaçlardır.

Etkilerinin görülmesi için iki hafta kadar beklemek gerekir. İlacın etkili olup olmadığına karar vermek için en az 10 hafta süre geçmesi beklenmelidir. Etkili olduğuna karar verilirse tedavinin gerekirse günlük doz arttırılarak en az iki yıl sürdürülmesi gerekir.

Bilişsel-davranışçı tedavi

Obsesif hastalar kaygı verici düşünceler ile bu düşüncelerden kaçarak ve kaçınarak başa çıkmaya çalışırlar. Ne var ki düşüncelerden kaçmaya çalıştıkça bu düşünceler daha da artmakta ve böylelikle kısır bir döngü oluşmaktadır. Davranış tedavilerinde amaç hastayı kaygı veren ve kaygı oluşturduğu için kaçma ve kaçınma davranışlarına neden olan düşüncelerle  [obsesyonlar]  karşı karşıya getirmek ve bu karşılaştırmanın oluşturduğu kaygıyı azaltmak için devreye giren tekrarlayıcı davranışları [kompulsiyonlar] engellemektir. Bilişsel ve davranışçı terapiler hem hastalığın tedavisinde hem de özelikle tekrarlamaların önlenmesinde çok önemli bir yer tutmakta, tedavide bazen tek başlarına bazen de ilaç tedavileri ile birlikte kullanılabilmektedirler. Bilişsel davranışçı tedaviler tedavi seçenekleri arasında en önemli yeri tutmaktadır.

Bu belirtilerin çoğundan şikayetçi iseniz bu durumda aile hekiminize ya da bir psikiyatri polikliniğine başvurmanızı öneririz.

Alt Kategoriler